Dijital Biz Dergisi | Editör
Şenol VATANSEVER
Kasım 2020
Yapay Zekâ ile Deprem Tahmini Mümkün!
30 Ekim 2020 saat 14:51… Birçoğumuzun hafızasına acılarla, umutlarla kazındı bile. En büyük yıkımın gerçekleştiği İzmir’de belki 20 yıl sonra da Büyük İzmir Depremi diye hatırlanacak. Ateş düştüğü yeri daha da çok yakar. İzmir’de depremde vefat edenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dilerim.
17 Ağustos 1999 saat 03:02’de İstanbul Avcılar’da büyük bir gürültü ve sarsıntı ile uykumdan uyandım ve ayağa fırladım. Ayaklarımın yerde sabit olmasına karşın dengede duramayıp sağa sola çarpmama anlam veremiyordum. Burnuma inceden gelen gaz kokusu ve sanki hiç sona ermeyecekmiş gibi devam eden sarsıntı ile Ambarlı’daki dolum tesislerinin patlamış olabileceği düşüncesi beynime çakıldı. Sarsıntı tamamen bitmeden kendimizi dışarıya atamadık. O güne dek hayatımda o kadar yıldızı bir arada hiç görmemiştim. Yıldızlar, gaz kokusu ve toz bulutu… Toz bulutu? Toz bulutu da neydi ki? Toz bulutunun geldiği arka sokağa doğru içimdeki garip duygular ve ürperti ile koşuşturduğumda ileride bir boşluk gördüm. Uyku sersemi olduğumu düşünerek gözlerimi ovuşturdum. Boşluk olmaması gereken yerde boşluk, boşluğun dibinde bir yığın vardı. Koca bina çökmüş, etrafı toz bulutları kaplamış, ezdiği araçların akaryakıt kokuları etrafa yayılmıştı. Öğlene doğru Avcılar’ı keşfe çıktığımda tarifsiz acılar içerisinde büyük yıkımı kendi gözlerimle gördüm. İnsanoğlunun doğa karşısındaki çaresizliğini… 17 Ağustos 1999 saat 03:02… Hiç unutmadık, unutamadık…
Uzaya turistik gezi planları yaparken bir anda kendimizi koronavirüs gibi küresel bir salgınla sıkıntılı bir mücadele içinde bulduk. İnsanoğlunun, bilimin ve teknolojinin zorlandığı zamanlardan geçmekte olduğumuz bir gerçek. Yıkıcı etkileriyle ansızın gelen depremler de insanoğlunun doğa karşısında ne kadar aciz olduğunu suratına tekrar tekrar çarpıyor.
Depremlerin büyük bir kısmı Amerika’nın batı kıyısından Japonya’nın doğu kıyısına uzanan fay hattında gerçekleşiyor. Deprem tahmini konusunda en fazla araştırma yapanlar da doğal olarak Japonlar ve Amerikalılar. Depremleri ve fayları yapay zekâ ve makine öğrenmesi ile takip ediyorlar.
Türkiye’de de bu alanda önemli çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalara örnek olarak; Doğa Hareketleri Araştırma Derneği’nin (DOHAD), 17 yıldır devam ettirdikleri çalışmalarla depremi önceden tahmin edecek sistemi verebiliriz. Yüzde 80-90 oranında başarı elde ettiklerini ifade ediyorlar. 26 Eylül 2019’da Silivri açıklarında kaydedilen 5,8 büyüklüğündeki depremin işaretlerini yaklaşık 40 gün öncesinde 16 Ağustos 2019’da almışlar. Aralarında Dr. Oğuz Gündoğdu, Prof. Dr. Uğur Kaynak, Prof. Dr. Burak Berk Üstündağ gibi akademik isimlerin de bulunduğu 45 kişilik bir ekip günlük olarak verilere ulaşıp çalışma yapabiliyor. Karmaşık yapıdan oluşan depremleri anlamaya ve bunu yapay zekâya öğretmeye çalışıyorlar. Büyük, yıkıcı bir deprem tespit etmeleri durumunda “Strasbourg Etik Kuralları” kapsamında bunu öncelikle T.C. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile paylaşma zorunluluğu var. Konunun uzmanlarınca değerlendirildikten sonra gerek duyulursa açıklama yapabilecek tek yetkili kurum AFAD. Silivri depremi yıkıcı olmadığı için bunu kendi aralarında değerlendirdiklerini ifade ettiklerini de belirtmek isterim.
Depremlerin yapay zekâ ile önceden tahmin edilebilmesi bilişimciler olarak bizler için sürpriz değil. Bu önemli çalışmalara bilişim dünyası daha fazla katkıda bulunamaz mı? Bence bulunabilir. Beklenen Büyük İstanbul Depremi öncesi artık harekete geçerek bulunmalı da…
Comments are closed.