Özel Röportaj
Şenol VATANSEVER
Vatansever Bilişim A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
Haziran 2019
Şenol VATANSEVER: “Yüksek Teknoloji Üreten Türkiye”
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1979 yılında İstanbul’da doğdum (www.senolvatansever.com). Evliyim ve bir çocuk babasıyım.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat Bölümü’nden mezun oldum. Üniversite yıllarımda İktisat Fakültesi’nde Asistan Öğrenci olarak görev aldım. Fakültenin ilk web sitesinin hazırlanmasını ve devamlılığını sağladım.
Askerlik görevimi Çankırı’da 9. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda tamamladım. Lisanslı satranç sporcusuyum. Askerlik sırasında Tugay satranç şampiyonu oldum ve Kolordu turnuvasında Tugay’ı temsil eden satranç takımında yer aldım. İlkokul, ortaokul ve lise satranç şampiyonluklarım ile de turnuvalara katıldım.
Kuruluşunda yer aldığım Rumeli Balkan Dernekleri Federasyonu’nda Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreter Yardımcısı görevlerini yürüttüm. 2007 yılında İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı, 2011 yılında İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı oldum. Gazete ve haber portallerinde yazarlık yaptım. Halen Dijital Biz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni görevinde bulunuyorum.
Eczacıbaşı Bilişim, Bilge Adam, Servus, Probil, Proline, TEB İletişim gibi şirketlerde edindiğim 20 yıllık satış, pazarlama, kanal yönetimi ve danışmanlık deneyimimi özgün yaklaşımla birleştirerek Türkiye ve yakın coğrafyada ilk tercih edilen bilişim şirketi olmak üzere Vatansever Bilişim Anonim Şirketi’ni kurdum.
Girişimci İşadamları Vakfı (GİV) ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti (İFMC) Üyesiyim. 2017 yılında kurduğum BİLİŞİM GRUBU’nun ve 2018 yılında kurduğum Bilişimciler’in Başkanıyım.
Şirketiniz, sektörünüz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?
Bilgi ve iletişim teknolojileri pazarında butik bir Sistem Entegratörü olarak, seçkin müşterilerimize uçtan uca anahtar teslimi çözümler üretiyoruz. Vatansever Bilişim olarak vizyonumuz, Türkiye ve yakın coğrafyada ilk tercih edilen bilişim şirketi olmak. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörüne yön veren üretici ve çözüm sağlayıcı firmalar ile iş ortaklığı yapıyoruz.
Türkiye’nin 2023 vizyonunu yakalamasının tek yolu yüksek teknoloji üretmekten geçiyor. Teknoloji geliştirme konusunda hızla yol alan treni yakalamak için, her alanda “Yerli” ve “Milli” üretimin ve üreticilerin desteklenmesi gerekiyor. Bizim alanımız da teknoloji olduğu için bu alanda taşın altına elimizi koyuyoruz.
Yerli ve milli teknolojilerin önemi daha fazla dillendirilir oldu. Artık yapay zekâ, siber güvenlik, nesnelerin interneti, insansı robotlar, blockchain, endüstri 4.0, toplum 5.0, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik gibi daha birçok konunun daha fazla konuşulmasından son derece keyif aldığımızı belirtmek isteriz. Yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkabilmenin yolu yüksek teknolojiden geçiyor. İhracatımızın niteliğini bu yönde geliştirmeden yılda 500 milyar dolar hedefine ulaşılması zor. Savunma sanayinden iletişim sektörüne, sağlık teknolojilerinden tarım altyapısına, hatta yapay zekâya kadar her alanda Türkiye’nin yeni yatırımlara, yeni yaklaşımlara, yeni girişimlere ihtiyacı var. Teşvik politikalarının da yüksek teknolojiye ve yüksek katma değere sahip üretime öncelik tanır noktaya getirilmesi gerekiyor.
Bizden sonraki nesillere yüksek teknoloji üreten Türkiye bırakmak için farklı sektör ve alanlarda faaliyet gösteren kurum ve şirketlerin teknoloji liderleriyle beraber BİLİŞİM GRUBU’nu ve Bilişimciler’i kurduk. Ayrıca dijital dönüşümde her zaman öncü olmak hedefiyle Dijital Biz Dergisi’ni hayata geçirdik. Oluşturacağımız raporlarla devlet politikalarına destek, özel sektöre ilham vermeyi hedefliyoruz.
Bilişimciler ve BİLİŞİM GRUBU nasıl çalışmalar yapıyor?
Bilişimciler, farklı sektör ve alanlarda faaliyet gösteren kurumların/şirketlerin Bilgi Teknolojileri (BT) bölümlerinde çalışanlar, Üniversitelerde BT bölümlerinde görev alan akademisyenler, BT alanında faaliyet gösteren üretici/distribütör/çözüm sağlayıcı şirketlerin sahipleri/ortakları ve çalışanları, BT alanında çalışan basın mensupları ve BT alanına ilgi duyan kanaat önderlerinden oluşan Türk bilişim sektörünün en geniş tabanlı düşünce topluluğu. 1 Haziran 2018 tarihinde kurduğumuz Bilişimciler, “Yerli ve Milli Teknolojiler” ve “Gelecek 5.0” yaklaşımlarını benimsedi. Bilişim sektöründeki mesleki gelişmeyi ve dayanışmayı arttırırken; yasal düzenlemeler, standartlar, çalışma koşulları, yapay zeka, siber güvenlik, nesnelerin interneti, endüstri 4.0, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, teşvik politikalarının yüksek teknolojiye ve yüksek katma değere sahip üretime öncelik tanır noktaya getirilmesi, ihracat niteliğimizin yüksek teknoloji yönünde geliştirmesi, yerli teknoloji girişimlerinin artırılması ve desteklenmesi gibi konularda Kamu’ya destek vermeyi ve kamuoyuna yol göstermeyi amaçlıyoruz.
BİLİŞİM GRUBU, CIO ve IT yöneticilerinden oluşan Türk bilişim sektörünün en etkili düşünce topluluğu. Sektördeki özel şirketler, STK’lar, kamu ve diğer paydaşlarda görev alan bilişim yöneticilerini bir araya getirerek sektörün ihtiyaçlarına çözüm üretmek, kamuoyu oluşturmak ve gelecek nesillere bilişim alanında yüksek teknoloji üreten bir Türkiye bırakılmasına katkı sağlamak amacıyla 15 Kasım 2017 tarihinde kurduk. Kısa zamanda bilişim sektörünün önemli oluşumlarından birisi haline geldik. Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonunu yakalamasının tek yolunun Gelecek 5.0 motivasyonuyla yüksek teknoloji üretmekten geçtiğine inanıyoruz.
Almanya ile anılan Endüstri 4.0, Japonya ile anılan Toplum 5.0’ın da ötesinde Türkiye ile anılmasını hedeflediğimiz Gelecek 5.0 yaklaşımımızı Mart 2018’de kamuoyunun bilgisine sunduk. Gelecek 5.0; yüksek teknoloji, mutlu insan ve dünya barışı temelli bir yaklaşım.
Vizyonumuz, Türk bilişim sektörünün en etkili düşünce topluluğu olmak. Misyonumuz ise; yenileşimci bilişim fikirleri üretmek/değerlendirmek, kararları ilgili kişiler ve kurumlarla paylaşmak, kamuoyu oluşturmak ve şikâyet odaklı değil, çözüm odaklı hareket etmek.
Blockchain, Bulut, Dijital Dönüşüm, E-Devlet, Endüstri 4.0, İnsansı Robotlar, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Nesnelerin İnterneti, Siber Güvenlik, Toplum 5.0, Yapay Zekâ gibi alanlarında Çalışma Gruplarımız var. Sektörler bazında ise Enerji, Finans, Gıda/İçecek, Lojistik/Taşıma/Ulaşım, Perakende, Turizm, Telekomünikasyon gibi Çalışma Gruplarımız var.
Hepimiz daha huzurlu bir dünyada ve her açıdan güçlü bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Daha huzurlu bir dünya isteğimizi daha güçlü tonda dile getirebilmek için ekonomimizi güçlendirmemiz ve her alanda tam bağımsız olabilmek için milli teknoloji hamlemizi gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Bu hedefe hızla ulaşabilmek için devlet büyüklerimizin sahip olduğu vizyonun kamu kurumundaki en alt kademedeki çalışana kadar benimsenmesi ve uygulanması elzemdir. Benzer şekilde tüm sivil toplum kuruluşlarımızın da bu vizyonu benimseyip Milli Teknoloji Hamlesinin hayata geçirilmesi noktasında devletle yerli ve milli çözümler üreten şirketler arasında adeta bir köprü vazifesi görmesi gerekiyor.
Devlet kurumlarımızda çeşitli sebeplerle personel açığı ya da yetkinlikler noktasında gelişim alanları olabilir. Bunların hiçbirisi bizler için engel olmamalı. Bilişimciler ve BİLİŞİM GRUBU olarak kendi alanında uzman, yüksek teknoloji üreten ve uygulayan 800 Üyemiz ile vatanımızın ve milletimizin faydasına olacak tüm çalışmalara tam destek vermeye hazırız.
Yerli ve milli teknoloji ürünlerinin belirlenmesi ve ilgili kurumlara sunulması, birbirini tamamlayan çözümler için firmaların ve kurumların birbirleriyle buluşması için çalışma yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Tamamlayıcı olarak kamu kurumlarında kullanılan teknoloji ürünlerinin envanterinin çıkarılması, mevcut durum analizinin yapılması, yerli ve milli teknolojilerin ağırlığının artırılması için etkin bir planlamanın yapılması gerekiyor. Bu noktada da destek unsurları olarak ekiplerimizle taşın altına elimizi koymaya hazırız.
Dijital Dönüşüm konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye dijital dönüşümde hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?
İnsanlık, tarih boyunca birçok değişim ve dönüşüm yaşadı. Bu gelişmeler toplumsal yapı, ekonomik yaşam ve üretim biçimleri başta olmak üzere hayatın her alanını etkiledi. 18. yüzyılda su ve buhar gücünün kullanılmaya başlanması, 19. yüzyılda elektriğin üretimde kullanılmaya başlanması ve seri üretime geçilmesi, 20. yüzyılda elektronik ve bilgisayarların üretime entegre edilmesi, günümüzde iletişim teknolojilerinin üretimin her aşamasında kullanılmaya başlanması dönüşümlerin kırılma noktaları oldu.
Dijital dönüşüm, bu konuda ilerleme kaydetmiş ülkeler ve işletmeler açısından önemli fırsatlar sunarken, bu konuda adım atmamış olanlar açısından da büyük bir tehdit oluşturuyor. Dijital teknolojiler katma değerin, verimliliğin, karlılığın, kalitenin vb. birçok unsurun en üst seviyeye çıkarılmasında öncü olurken; diğer taraftan şimdiye kadar insanlar tarafından geleneksel yöntemlerle yapılan birçok işin otonom bir şekilde ve daha az kişi istihdam edilerek yapılabilmesini mümkün kılıyor. Bununla beraber, ekonomideki büyüme ek istihdamı getiriyor, iş gücünün yeni yetenek ve beceriler kazanmasına yönelik strateji ve politikalar giderek daha fazla önem kazanıyor.
Değişen global ekonomi şartlarında avantaj kazanmak isteyen ülkeler belli akımlar ortaya koyuyor. Bu akımları markalaştırarak sahipleniyor ve birer çıkış yolu haline getiriyor. Almanya Endüstri 4.0, Japonya Toplum 5.0 gibi kavramlar üzerinden yeni ekonomi modelleri inşa ediyor.
Tüm sektörlerde dijital dönüşümü sağlamış, kamuda ve özel sektörde kaliteyi artırmış bir Türkiye hedefliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi Dijital Türkiye’nin vaktinin geldiğine inanıyoruz. Dijital Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma hedefimizin çok kritik unsuru olacağını düşünüyoruz.
Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Dijital Dönüşüm Ofisi ve İnsan Kaynakları Ofisi’nin açılması önemli fırsat. Bürokrasiden uzak ve aksiyoner bir yaklaşımla cesur adımlar atılacağından kuşkumuz yok. Özellikle BİLİŞİM GRUBU ve Bilişimciler gibi yenilikçi ve dinamik yapıların karar alma ve çalışma süreçlerine dahil olması değişim ve gelişimin de önünü açar.
Ülkeler ve işletmeler arasındaki uçurumlar daha da derinleştirecek. Yaşam ve iş yapış biçimlerimiz değişecek. Dünyadaki mesleklerin %60-65’i önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde yok olacak. Yeni gelecek mesleklere uygun insan kaynağı yetiştiremezsek geniş kitlelere yayılmış işsizlik ve sosyal patlamalarla karşılaşabiliriz.
Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedefi 500 milyar dolar. Şu an yıllık 168 milyar dolar seviyesinde. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemeyeceğimize göre üretim ve ihracatımızı kökten değiştirecek önlemler almamız şart. Bu hedefe ulaşmak için çok çalışmalı ve katma değeri yüksek olan ürünlere odaklanmalıyız.
Ekonomik gelişimin dışında kalmamak için kurumların ve şirketlerin dijital dönüşüm projelerini masraf kalemi olarak değil, geleceklerine olan yatırım olarak değerlendirmelerini öneriyoruz. Bu projeler; süreçlerinin hızlanması, maliyetlerin düşürülmesi, ihracatın artırılması, global pazarlara entegrasyon ile ekonomik fırsatları da beraberinde getirecek.
Dijital dönüşüm kavramının önemli bir bölümü, şirketlerin ve kurumların iş süreçlerinin ve bu süreçlere ilişkin tüm verilerin dijital ortama taşınması ile ilgili. İş Süreçleri Yönetimi (BPM) tam olarak bunu gerçekleştirir. BPM, bir kuruluşun işini yaparken gerçekleştirdiği tüm eylemlerin modellenmesi, otomatize edilmesi, yürütülmesi, optimize edilmesi, kontrolü ve raporlanmasını içeren bir disiplin ve kuruluşun hedeflerini gerçekleştirmesine, işini daha iyi yapmasına, daha verimli olmasına, kuruluş içi ve dışındaki tüm paydaşlarla daha uyumlu çalışabilmesine olanak sağlar.
Global pazarda hızla yayılan e-dönüşüm, ülkemizde de hızlı bir ivme ile yükseliyor. Yenileşimci ve vizyoner yaklaşımla özel sektör şirketlerine ve kamu kurumlarına önemli fırsatların kapısını aralıyoruz. Satıştan insan kaynaklarına, üretimden finansa, iş süreçlerinde kapsamlı dönüşümler yaparak şirketlerin verimlilik ve tasarruf hedeflerine ulaşmalarını sağlıyoruz. Böylelikle insanların e-dönüşüme bakış açısını değiştiriyoruz. Türkiye’de proje yapma deneyimlerine uygun olarak, ihtiyaç duyulan esneklik çerçevesinde kolay uygulanabilir çözümler sağlayarak müşteri memnuniyetini en üst seviyeye taşıyoruz.
BPM çözümleri kurumların ve şirketlerin ihtiyaçlarına göre kendi ortamlarında veya bulut tabanlı olabilir. Kuruluşların dijitalleşme çabalarına paralel olarak iş süreçlerinin bir bölümü ya da tamamı dijital platforma taşınmış olabilir. Burada BPM konusunda yanlış anlaşılmaması gereken bir noktaya dikkat çekmek istiyoruz: BPM sadece bir yazılım değil, bir disiplin. Nasıl her işin kendine özgü gereklilikleri ve farklılıkları varsa, her kuruluşun iş süreçleri yönetimi uyarlaması da kendine özgü.
Vatansever Bilişim olarak “Dijital Türkiye” hedefinde önemli katma değerler sağlıyoruz. BPM alanında da her kurum ve şirket özelinde ihtiyaçlarını analiz ederek, dijital dönüşümü gerçekleştirecekleri platformu ve çözümleri uçtan uca anahtar teslimi olarak sunuyoruz.
BİLİŞİM GRUBU olarak kamuoyunun bilgisine sunduğunuz Gelecek 5.0 (Future 5.0) yaklaşımı ile ilgili görüşleriniz nelerdir?
Devletimizin yerli ve milli teknolojiler konusundaki vizyonunu destekliyoruz. Hayata geçirilmesi noktasında daha etkin uygulamaların ve denetimlerin yapılması gerektiğine inanıyoruz. Oluşturacağımız raporlarla devlet politikalarına destek, özel sektöre ilham vermeyi hedefliyoruz. Kamu ve özel sektör paydaşlarımızla değerlendirmek ve katkıda bulunmak istediğimiz konulardan bahsetmek isteriz:
- Türkiye’de Bilişim Bakanlığı kurularak teknoloji ile ilgili tüm kurumlar ve çalışmalar tek merkezden koordine edilmeli.
- Türkiye’nin uzay stratejisi ve vizyonu oluşturulmalı.
- Yapay zekâ, insansı robotlar, siber güvenlik, nesnelerin interneti, endüstri 4.0, toplum 5.0, blockchain (blok zinciri), sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, büyük veri, bulut gibi konularda koşar adımlarla aksiyonlar alınmalı.
- Dünyadaki mesleklerde önümüzdeki yıllarda büyük değişimler olacak. Bazı meslekler tarih sahnesinden silinip yepyeni bazı meslekler ortaya çıkacak. Eğitim sistemimiz buna uygun olarak kurgulanmalı, daha anaokulu ve ilkokuldan başlayarak çocuklarımızın eğilimleri belirlenmeli, geleceğin mesleklerine yönlendirilmeleri sağlanmalı.
- Yerli ve milli teknolojiler üreten firmalara, Ar-Ge faaliyetlerine de imkân verecek şekilde, kamu ihalelerinde en az %30 fiyat avantajı sağlanmalı.
- Kamu’da gerçekleşen yıllık teknoloji giderlerinin, 2023 yılı sonuna kadar, en az %50’si yerli ve milli teknolojilere ayrılmalı.
- Ülkemizde yatırım yapan, know-how’larını paylaşan, Ar-Ge çalışmaları yapan, istihdam sağlayan, vergilerini ödeyen yabancı teknoloji firmalarının başımızın üstünde yeri var. Diğer taraftan Türkiye’de sadece satış ofisi bulunduran, know-how’larını paylaşmayan, Ar-Ge çalışmaları yapmayan, Türkiye’de ticari kimliği olmayan firmaların da Türkiye’de daha fazla katma değer üreten hale gelmesi için çalışmalar yapılmalı.
- Hem kamu hem de özel sektörde yabancı firmalara çok ciddi yıllık bakım ücretleri ödenmekte. Cari açığı da düşündüğümüzde bu ücretlerin düşürülmesi için kamu otoritelerinin liderliğinde sektör temsilcileriyle beraber ilgili firmalarla toplu pazarlıklar yapılmalı.
- Yıllık bakım ücretleri yüksek olan çözümleri gerekirse alternatif çözümler ile değiştirmek üzere hızlı aksiyonlar alınmalı. Daha düşük maliyetli projeler yapılması durumunda bakım maliyetleri de azalacağından tasarruf sağlanacak, yerli firmalar ile yapılması durumunda ek olarak cari açığa da olumlu etkisi olacak.
- Yerli ve milli teknoloji üreten firmaların çözümlerinin kalitesini daha da üst seviyeye taşımak için kamu otoritelerinin liderliğinde sektör temsilcileriyle beraber standartlar belirlenmeli.
- Devlet teşviklerinden yararlanarak bugüne kadar hiçbir üretim yapmamış olan firmaların, yeni teşvik başvuruları bu durum dikkate alınarak değerlendirilmeli.
- Bilişim alanında etkinlikler düzenleyen yerli ve milli firmalar desteklenmeli. Kamunun lojistik imkanlarını maliyetine kullanım hakkı verilmeli.
BİLİŞİM GRUBU olarak Türkiye ile anılacak ve dünyayı kökten değiştirecek bir yaklaşımın fitilini 14 Mart 2018’de İstanbul’da ateşledik! Almanya ile anılan Endüstri 4.0, Japonya ile anılan Toplum 5.0’ın da ötesinde Türkiye ile anılmasını hedeflediğimiz Gelecek 5.0 yaklaşımını kamuoyunun bilgisine sunduk. Gelecek 5.0; yüksek teknoloji, mutlu insan ve dünya barışı temelli bir yaklaşım.
Gelecek 5.0 ile Endüstri 4.0 ve Toplum 5.0’ın ötesinde teknolojik, ekonomik, siyasal alanda gelişimi, terörden arınmış, refah ve huzur içerisinde yaşayan bir dünyayı hedefliyoruz. Gelecek 5.0’ın “5.0”ı, aynı zamanda 2050 yılının “50”sini ifade etmekte.
Gelecek 5.0, Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonunu teknoloji ile taçlandıracak bir yaklaşım. Belirtilen yıllar, Türk tarihi için çok büyük öneme sahip. 2023 yılı Cumhuriyet’in 100’üncü yıldönümü, 2053 yılı İstanbul’un Fethi’nin 600’üncü yıldönümü, 2071 yılı Malazgirt Zaferi’nin 1000’inci yıldönümü olarak coşkuyla kutlanacak.
Atalarımız tarih boyunca yönettikleri coğrafyalarda sömürgeci olmadı, her zaman adaletli bir yönetim şekli uyguladı. Dünya barışı için güçlü bir Türkiye’ye ihtiyaç var. Gelecek 5.0 vizyonu ile Türkiye; siyasi, ekonomik, savunma teknolojileri ve yüksek teknoloji alanlarında lider ülkeler arasında olacak.
Gelecek 5.0 ile hayatımızda köklü değişimler olacak:
- Caydırıcı savunma sistemleri ve silah sistemleriyle savaşların önüne geçilecek.
- İleri savunma teknolojileriyle terörün ve terör örgütlerinin insanlığa zarar vermesinin önüne geçilecek.
- Dijital dönüşüm her alanda olduğu gibi e-devlet uygulamalarında da etkisini gösterecek. Devletle ilgili işlemlerin tümü kamu kurumlarına gitmeden E-Devlet üzerinden yapılacak.
- Islak imza yasaklanacak. Islak imza yerine Elektronik İmza ve Mobil İmza kullanılacak. Bu işlemler için uygun cihazı olmayan vatandaşlara devlet tarafından uygun cihaz ücretsiz olarak verilecek.
- Vatandaşlık Kartı; nüfus cüzdanı, ehliyet, kredi kartı, bankamatik kartı gibi tüm
işlemler için kullanılacak. - İnsanlar doğal dengesi bozulmamış bir Dünya’da mutlu olabilir. Bu dengeyi koruyan
ve olası sorunları çözen teknolojiler olacak. - Yapay zekâ ve insansı robotlar hayatımızda çok önemli bir yere sahip olacak.
- Yapay zekâ günümüzün çaresiz hastalıklarına erken tanı ve etkili tedavi, imkânsız problemlerine çözümler sağlayacak.
- İnsansı robotlar evde bizlere hizmet ederken, işte en ağır işleri yapacak.
- Yapay zekâ ile terör olayları ve doğal afetler önceden tahmin edilerek, bunlara robotlar ve insansız hava araçları ile müdahale edilecek.
- Nesnelerin İnterneti ile hayatımızdaki tüm cihazlar birbiriyle iletişim halinde olacak ve hayatımızı kolaylaştıracak.
- Olası sağlık problemlerinde taşıdığımız aksesuarlar 112’yi bilgilendirecek ve ambulansın sevk edilmesini sağlayacak.
- Robotların üretime daha yoğun olarak gireceği gelecekte insanlara farklı iş olanaklarının sağlanması teknoloji ile mümkün olacak.
- Ulaşım otonom araçlarla ve yenilenebilir enerji ile %100 güvenli olarak yapılacak.
- Yeni ve yenilenebilir enerji kaynakları temel enerji ihtiyaçlarımızı karşılayacak.
- Blok zinciri mimarisi hayatımızın her alanına girecek ve günümüzde aracı durumunda olan birçok kurum etkisini ve önemini yitirecek.
- İş bulana kadar herkesin en azından temel ihtiyaçlarını rahatlıkla temin edeceği vatandaşlık maaşı verilmesi mümkün olacak.
- Siber güvenlik hayatımızın en önemli kavramlarından biri haline gelecek.
BİLİŞİM GRUBU olarak temel prensiplerini kamuoyunun bilgisine sunduğumuz Gelecek 5.0’la ilgili elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışarak Türkiye’nin vizyonu olması için devlet büyüklerimizle paylaşmaya ve kulis çalışmaları yapmaya devam edeceğiz.
Yerli ve Milli Teknolojiler konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye Yerli ve Milli Teknolojilerde hangi aşamada, kullanımının artırılmasının sağlayacağı faydalar nelerdir? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?
Türkiye’de her alanda üretimin ve üreticinin desteklenmesi gerektiğini yıllardır söylerim. Çünkü Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “muasır medeniyet seviyesine ulaşma” hedefinde ve okullarda bize öğretilen “Türkiye kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri” ifadesinde üretimin çok önemli bir yerinin olduğunu düşünürüm. Yerli ve milli üretim yapma konusunun önemini Sayın Cumhurbaşkanımız da Türkiye’nin otomobili için taşın altına elini koyan babayiğitleri ilan ettiği törende de detaylıca açıkladı. Kendisinin altını çizdiği hususlardan da yararlanarak konuyu yerli ve milli teknolojilerin desteklenmesine getireceğim.
Öncelikle Türkiye’nin otomobilinin ülkemize, milletimize ve sektöre tekrar hayırlı olmasını dilerim. Cumhurbaşkanımız, Muhammed Ali’nin “Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur” sözünü kendisinin “İddianız yoksa kanatlarınız olsa da uçamazsınız” ifadesiyle bağlayarak iddiamızı ortaya koydu. Markası, tasarımı, mühendisliği, teknolojisi, üretimi ve pazarlaması Türk olan otomobile sahip olma hayalimizi gerçekleştirecek herkese şimdiden çok teşekkür ederim.
Cumhurbaşkanımız, yerli ve milli otomobil üretiminin Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında özel bir öneme sahip olduğunu ifade ederken ortaya çıkabilecek sorunların çözümünde ve engellerin aşılmasında bizzat yer alacağını belirtti. Hatta bedelini ödemek şartıyla ilk otomobilin taliplisi benim dedi. Çevremizden başlayarak Dünyaya pazarlanması konusunda devlet desteğinin önemini ve Türkiye’nin Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmesinin bu tarz atılımlarla mümkün olacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon bugüne kadar kamuda ne düzeyde karşılığını buldu? Kendisi çok önemli bir öz eleştiri daha yaptı. Ekonominin ve teknolojinin gittiği yön belliyken, kendimizi buna göre ayarlamamız gerekirken; uygulamada girişimcilerimizin ayağına pranga vurarak, önlerine set çekerek, işlerini zorlaştırarak, kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan dünyanın nereye gittiğini göremeyerek fırsatları iyi değerlendiremedik dedi.
Benim de kendim, ailem ve Türk milleti için Türkiye’de iyi bir gelecek oluşturmaktan başka bir hedefim yok. Türkiye sevdası ile yatıyor, Türkiye sevdası ile kalkıyoruz, gidecek başka bir vatanımız yok. Yabancı şirketleri ziyaret ettiğimde; bizim standartlarımız global olarak belirleniyor, veri merkezimiz Amerika’da, yazılımımız Almanya’dan diyebiliyor. Peki Türk şirketlerinde ve kamuda durum ne? Yabancı şirketlerin kendi ürünlerini desteklemesi yaklaşımı maalesef ne Türk şirketlerinde ne de kamu kurumlarında arzu edilen seviyede değil. Geçmişte “vize başvurularını askıya alıyoruz” diyen yaklaşım, bugün silah konusunda olduğu gibi yarın “size ürün-hizmet vermiyoruz” diyebilir mi? Ülkemizde yatırım yapan, istihdam sağlayan tüm şirketlerin başımızın üstünde yeri var. Ancak yabancıların kendi ürünleri için gösterdiği hassasiyeti biz kendi içimizden çıkmış yerli ve milli ürünler için yeterince gösterebiliyor muyuz? Cevabını vereyim: “Hayır!” Cumhurbaşkanımızın yerli ve milli ilk otomobili satın alma vizyonunun artık kamu kurumlarında da yerli ve milli teknolojileri satın alma şeklinde tecelli etmesini bekliyoruz.
Siber Güvenlik konusunda görüşleriniz nelerdir? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?
Siber güvenlik teknolojileri, ağları, bilgisayarları, programları ve verileri siber saldırılardan koruyan teknolojiler olarak tanımlanıyor. Dijital dönüşümün başarılı bir biçimde gerçekleşmesi ve bunun sürdürülebilirliğinin sağlanması için siber güvenlik altyapısı hayati bir önem arz ediyor. Herhangi bir ürüne ya da üretim altyapısına, amacına ulaşan bir siber saldırı gerçekleştiğinde hataya sebep olan güvenlik açığının kaynağını bulmak günler, haftalar veya aylar sürebiliyor. Bunu engellemek için tüm süreçlerde uçtan uca güvenlik süreçlerinin tamamlanması ve devreye alınması gerekiyor.
Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi’nin (BGYS) önemli parçalarından biri iz kaydı (log) yönetimi. ISO 27001, Bilgi Güvenliği (BG) Yönetim Standardında log yönetimin önemi vurgulanıyor. FISMA, HIBAA, SOX, COBIT, ISO 27001 gibi uluslararası standartlar log yönetimini zorunlu kılıyor. Ayrıca ülkeden ülkeye değişen kanuni zorunluluklar da log yönetimini şart koşuyor.
Bilgi teknolojileri altyapısını oluşturan kayıtları toplayan, inkâr edilemez bir şekilde saklayan, analiz yapan log yönetim sistemi kurumlarda mutlaka olmalı. Ama log yönetim sistemleriyle log’ları toplamak tek başına yeterli değil. Toplanan bu log’ların birbirleriyle ilişkilendirilmesi ve otomatik olarak analizlerinin yapılması tehditlerin ve zafiyetlerin tespiti, tanımlanan koşulların oluşması durumunda haber vermesi için gerekli.
Ortalama büyüklükteki bir ağda her ay milyarlarca log oluşur. Bu log’lar arasında oluşabilecek kombinasyonları düşünürsek birikmiş log’ların üzerinden arama ve tarama, raporlama ve arşivleme ile herhangi bir tehdidin yakalanması mümkün değil. Çözüm için gerçek anlamda korelasyon özelliğine sahip Güvenlik Bilgi ve Olay Yönetimi (SIEM) ürününün gücüne başvurmak gerekir. Vatansever Bilişim SIEM çözümümüz, birçok noktadan ve yüzlerce cihazdan aldığı log’lar ile network tehditlerini gerçek zamanlı olarak izler, yakalar, analiz eder ve hızlı bir şekilde aksiyon alınmasını sağlar. Adli soruşturmaların hızlıca ve kolayca yapılmasına yardımcı olur. Log’lar ve olaylar raporlanarak kolayca anlaşılabilen biçimde grafiksel kullanıcı ara yüzünde (GUI) gösterilir. Birçok farklı ağ cihazından aldığı farklı formatlardaki log’ları ilişkilendir ve hatalı alarmların (false positive) sayısını azaltarak sistem yöneticileri için çok büyük avantaj sağlar.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ile ilgili görüşleriniz nelerdir? Dünyadaki ve Türkiye’deki mevzuat ve uygulamalar konusunda görüşleriniz nelerdir? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?
Kişisel Verileri Koruma Kurumu web sitesinde sene başından bu yana yoğun biçimde kamuoyu duyurusu olarak veri ihlali bildirimleri görüyoruz. Bankacılık sektörünün güvenliğe ciddi önem vermesinden hareketle, özel bir bankanın veri ihlali bildiriminde bulunması ve bir kamu bankasının uyarılması acaba kişisel verilerimiz yeterince güvende değil mi konusunu tekrar gündemin en üst sıralarına taşıdı. Üstüne üstlük özel bankanın ihlal açıklamasına göre verileri çalınanların büyük çoğunluğu ilgili bankanın müşterisi bile değil, yani sizin de kişisel verileriniz çalınmış olabilir.
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamına kişisel verisi işlenen gerçek kişiler, yani vatandaşlar olarak her birimiz giriyoruz. Kanun gerçek kişilerin verilerinin korunmasını isterken, tüzel kişilere ait verileri kapsam dışında tutuyor. Tüzel kişiye ait verilerin gerçek kişiyi belirlemesi ya da belirlenebilir kılması durumu da kanun kapsamına giriyor ve bu verilerin de korunması gerekiyor.
KVKK veriyi işleme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek veya tüzel kişileri veri sorumlusu olarak kabul ediyor. Kanun verinin elde edilmesi noktasından başlayarak açık rızanın varlığını arıyor. Söz konusu rıza alınırken vatandaşların aydınlatılmış olması gerekiyor. Irk, etnik köken, cinsiyet, siyasi görüş, felsefi inanç gibi açıklanması durumunda ilgili kişinin ayrımcılığa veya zarara uğraması muhtemel verileri özellikli kişisel veri sayıyor ve bunların işlenmesini gerektiren her işlemde ayrıca rıza talep ediyor. Bu arada her türlü işlemin yapılması vb. şeklindeki genel geçer nitelikli rızalar da geçersiz kabul ediliyor.
Verisi işlenen tüm vatandaşlar şirketlerin ya da kurumların veri sorumlularına başvurarak; kişisel verilerinin işlenip işlenmediğini öğrenme, kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, yapılan işlemlerin kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme haklarına sahip. Ek olarak işlenen verilerin otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme, kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme gibi çok geniş haklara sahip. Vatandaşlar kişisel verileri konusunda sahip olduğu hakların farkında olmalı ve harekete geçerek şirketlerin ya da kurumların verileri rızaları olmadan saklamalarına ya da kullanmalarına izin vermemeli.
Vatandaşların haklarını aramak için öncelikle ilgili şirketin ya da kurumun veri sorumlusuna yazılı olarak başvuru yapması gerekiyor. Veri sorumlusu başvuruda yer alan talepleri, talebin niteliğine göre en geç otuz gün içinde ücretsiz olarak sonuçlandırmak zorunda. Yazılı olarak cevap verilecekse, on sayfaya kadar başvuru ücreti alınamıyor. Veri sorumlusu talebi kabul edebiliyor veya gerekçesini açıklayarak reddedebiliyor. Başvuruda yer alan talebin kabul edilmesi hâlinde, veri sorumlusunca gereği yapılmak durumunda. Vatandaşlar, veri sorumlusunun cevabını öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde Kurula şikâyet edebiliyor. Aynı zamanda veri sorumlusuna karşı doğrudan yargı yoluna giderek tazminat talebinde bulunabiliyor.
KVKK sebebiyle para ve hapis cezalarıyla yüzleşmek durumunda kalan şirketlerin ya da kurumların son pişmanlığı fayda etmiyor. Kurulun verinin işlenmesinin veya verinin yurt dışına aktarılmasının durdurulmasına kadar çok geniş yetkileri var. Şirketlerin ya da kurumların sürecin mağduru olmaması için vatandaşlardan gelen talepleri hızlı ve doğru biçimde cevaplaması gerekiyor. Vatansever Bilişim olarak dağıtıcısı olduğumuz yerli ve milli çözümümüzle buna uygun teknoloji altyapısı sağlıyoruz. T.C. kimlik numarası, cep telefonu numarası, kredi kartı bilgileri, banka hesap bilgileri gibi bilgileri işletim sisteminden bağımsız olarak dosyaların içerisinde, taranmış dokümanlarda, yazılımlarda, veri tabanlarında ve bunları kullanan uygulamalarda; arayıp bulabiliyoruz, raporlayabiliyoruz, taşıyabiliyoruz, anonimleştiriyoruz, silebiliyoruz. Tabi yapılan işlemlerin mahkemede delil olarak kabul edilebilmesi için ilgili log’ları elektronik imza ve zaman damgası ile kaydediyoruz. Çözümlerimizi kullananlar risklerini azaltabiliyor. Ayrıca henüz KVKK’ya uyum çalışmasına başlamamış şirketlere stratejik iş ortaklarımızla beraber hukuk danışmanlığı dahil uçtan uca anahtar teslimi çözüm oluşturabiliyoruz.
KVKK çözümleriyle ilgili şirketlerden gelen yoğun lisans kiralama taleplerini karşılamak için model oluşturduk. Artık şirketlerin ilk yatırım maliyetlerini dert etmelerine gerek yok, şirketler 36 aylık lisans kiralama modeli ile sistemlerini KVKK’ya uyumlu hale getirebiliyorlar. Türkiye’deki tüm şirketlerin bu imkândan yararlanmasını isteriz. Türkiye’nin her yerine çözüm götürebilmek için İstanbul dahil tüm illerde lokal iş ortaklarıyla beraber çalışıyoruz. Hukuk bürolarını ve bilişim şirketlerini iş ortaklığı başvurusu yapmaya davet ediyoruz: https://www.vatanseverbilisim.com/is-ortakligi-basvuru-formu/
Comments are closed.