Dijital Biz Dergisi | Yazar
Muhammed KASAPOĞLU
Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü
Nisan 2022
Girişimcilik, ticarileşme ve teknoloji Teknokentlerde somutlaşıyor
Ekonomi ve ticaret, insanoğlunun dünya üzerinde var olmaya başladığı ilk andan itibaren hayatımızın en temel parçalarından biri haline geldi. Önceleri takas sistemi, daha sonrasında ise paranın keşfiyle giderek hem coğrafi hem de çeşitlilik olarak kendi sahasını genişletmeye başlayan bu iki kavram, günlük hayatımızın da ana öğelerinden olmayı sürdürüyor. İlk başlarda aynı bölgede oturan insanlar arasında yapılan, zamanla küçük coğrafyalarla genişleyen, topluluklara, şehirlere yayılan, teknolojinin gelişmesiyle de önce ülkelere ardından da tüm dünyaya açılan ekonomi, bugün artık devasa bir network halinde küreselleşmiş durumda. Özellikle son 20-30 yıl içerisinde dijitalleşmenin, küreselleşmenin ve teknolojinin baş döndürücü şekilde gelişimi, ekonomilerin de kendi içerisinde evrimleşmesini hızlandırmış durumda. Ekonomi de tıpkı biyolojik bir canlı gibi kendisini sürekli değişime ve yeniliğe zorlayarak kendisini geliştirmeyi sürdürüyor. Bugünlerde ise bu değişimin en üst çıtasında ve sürükleyici noktada girişimcilik yer alıyor.
Ortaya özgün bir iş fikri atan, içinde bulunduğu pazarı ve koşulları iyi analiz ederek karlı bir iş modeli yaratan iş insanı olarak ifade edilen girişimcilik, çağımızın yükselen yıldızı olarak ülkemizde de ciddi oranda rağbet görüyor. Son yıllarda hızlanan bu trendin nedenleri olarak da iş dünyasının teknolojik gelişmeler, Ar-Ge çalışmaları, inovasyon, dijitalleşme, yapay zekâ, IoT gibi kavramlara bağlı olarak kendini yeniden şekillendirmesi sayılıyor. Türkiye’de yenilikçi girişimciliğin 1980’li yıllarda ilk olarak ortaya çıktığı, bunun 1990’larda internet ve küresel mobil teknolojisinin ülkemizi gelişi ile hızlandığı ve ardından devlet teşvikleri ve yatırımları ile de desteklerin artırılarak bugünlere gelindiği biliniyor. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Kalkınma Ajanslarının kurulması, KOSGEB ve TÜBİTAK’ın etkinliklerinin artması, Kalkınma Bakanlığı’nın kamu ve üniversitelerin araştırma merkezleri için verdiği altyapı desteklerine başlanması kamunun girişimcilik ekosistemindeki artan rolü için verilebilecek örnekler olarak sayılabiliyor.
Bugün ise artık girişimciler, KOBİ olarak ifade edilen kurumların oluşturulması ve büyümesinde en önemli ve en büyük rolü oynuyor. Son yıllarda hem ülkemizde hem de dünyada sayıları ve başarıları artan girişimciler bunun en önemli göstergesi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun “Girişimcilik ve İş Demografisi-2020” verilerine göre Türkiye’de girişimlerin 2019’daki doğum oranı yüzde 13 ve bu girişimlerin istihdamdaki payı yüzde 4,6 iken 2020’de doğum oranı yüzde 14,7’ye, istihdam payı yüzde 5’e yükseldi. Kuruluşu 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020’deki ciro payı yüzde 16,2 olurken en yüksek ciro payına ise yüzde 16,9 ile 1996-2000 yıllarında kurulan girişimler sahip oldu. Son 5 yılda kurulan girişimlerin geçen yılki istihdam payı yüzde 21,3 olarak belirlendi. Toplam girişimler içinde 2011-2015 yıllarında kurulanlar ise istihdamdan yüzde 16,5’lik pay aldı. 2016 sonrası kurulan girişimlerin ihracattaki payı yüzde 10 olurken 1996-2000 yıllarında kurulanlar yüzde 19,7’lik ihracat payıyla en yüksek oranı elde etti. Kuruluş yılı 2016 ve sonrası olan girişimlerin 2020’deki ithalat payı yüzde 6,8 olarak kaydedildi. Girişimlerden 1990 ve öncesinde kurulanlar ise yüzde 28,1’lik ithalat payıyla en yüksek orana sahip oldu. Bu tablo girişimciliğin ekonomi içerisinde ana itici güçlerden biri olduğunun da en temel göstergesi.
Yatırımlar artıyor, Unicornlar çoğalıyor
Bugün somut şekilde gördüğümüz teknolojik gelişimlerin ilk kıvılcımının yakıldığı yer girişimcilerin hayalleri ve fikirleri. Her alanda dünyayı takip eden, yeni gelişmeleri ve araştırmaları izleyen, yeni üretilen bilgileri alan genç girişimciler, farklı teknolojilerin, sistemlerin ve uygulamaların geliştirilmesinde de ana gücü oluşturuyorlar. İkinci aşamada ise bu iş fikirlerinin önce yerel ve bölgesel, ardından da uluslararası arenada birer markaya, ürün ve hizmete dönüşmesi yer alıyor. Bu girişimcilik ekosistemi, her yıl büyümeyi sürdürürken aynı zamanda ülkemizden dünyaya da çok sayıda girişim pazarlanıyor ve uluslararasılaşıyor. Aralarından bazılarının Unicorn seviyesine ulaştığı bu girişimlerin sayısı da her geçen gün artıyor. Yatırımcıların ve iş geliştirme uzmanlarının Türkiye’deki girişimleri veri ve analizlerle takip edebilmesine olanak sunan bir platform olan Startups.watch’un Türkiye girişim ekosistemi 2021 yılı verilerine göre geçen yıl Türkiye’de melek ve VC aşamalarında 294 yatırım turunda 1 milyar 552 milyon dolar yatırım yapıldı. Türkiye en çok yatırım yapılan top 10 Avrupa ülkesinden biri oldu. Avrupa’da en çok yatırım ($) alan şehirler arasında İstanbul, 13. sırada yer aldı.18 yeni fon kuruldu. Böylece, 2017-2021 yılları arasında 850 milyon dolarlık fon kurulmuş oldu. En çok yatırım alan girişimler ise Getir, Dream Games, Tiko, Colendi ve Libra Softworks olarak öne çıktı.
Teknokentler hayati önem taşıyor
Ekonomik olarak da büyük değerler geliştiren ve bilimsel üretimin de temel kaynağı olan bu girişimcilerin desteklenmesi, fikirlerinin gerçeğe dönüştürülmesi, hayallerini somutlaştırabilecekleri bilimsel bir ortamın oluşturulması, tasarım ve test alanlarının geliştirilmesi, sürdürülebilir bir yapı kurularak teknolojinin geleceğe taşınması ve tüm bu sürecin uluslararasılaştırılması ise teknokentlerin sunduğu platformlarda hayat buluyor.
Bu hızlı gelişim ve artan trendin arkasında çok sayıda farklı faktör saymak mümkün. Ancak işin odak noktasında, başta kamu kurumlarından gelen destek ve teşviklerin girişimcilerle buluştuğu, bunun da akademik bilgi ile birleşerek işin ticarileştiği teknokentler bulunuyor. Ar-Ge çalışmalarının geliştirilerek hayat bulduğu, girişimcilerin hayallerini gerçeğe dönüştürebildiği, fikirlerin somutlaşarak hayata geçirebildiği, teknolojik bilgi ve üretimin destek mekanizmaları ile hayat bulduğu bu oluşum en verimli halini ise teknoloji geliştirme bölgeleri ve teknokentlerde buluyor.
Ülkelerin ve bu ülkelerde farklı alanlarda çalışmalar gösteren başta girişimciler olmak üzere akademisyenler, kamu kurumları ve sanayi kuruluşlarının Ar-Ge ve yenilik çalışmalarını hayata geçirmesi, ekonomik büyüme ve kalkınmaya destek olunması ve girişimciliği destekleyen tüm mekanizmalarının yürütülmesi amacıyla çalışmalarını sürdüren Entertech İstanbul Teknokent olarak biz de temel önceliklerimiz ile bu hedeflere doğru hızla yürüyen ve etki sahasını genişleten bir yapı olarak yolumuza devam ediyoruz. Sahip olduğumuz temel önceliklerimiz ile ülkemizin gelişmesi ve uluslararası arenada teknoloji alanında söz sahibi ülkeler arasında yer alması için var gücümüzle çalışıyoruz. Tüm endüstriyel alanlarda katma değerli ürünlerin tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesi hedefiyle çalışan Entertech İstanbul Teknokent, “Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri”, “İnovasyon”, “Girişimcilik”, “Üniversite-Sanayi İşbirliği” ve “Uluslararasılaşma” temel öncelikleri ile çalışmaktadır.
Bu amaçlar ve güçlerle girişimcilerin geleceğe yönelik hayallerini iş fikirlerine, iş fikirlerini de somut ürün ve hizmetlere dönüştürmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Comments are closed.