Dijital Sağlıkta Dünya ve Türkiye Perspektifi raporu

 

EY Türkiye, dijital sağlık alanında Türkiye’nin sahip olduğu fırsatlara ve potansiyele dikkat çekmek amacıyla hazırladığı “Dijital Sağlıkta Dünya ve Türkiye Perspektifi” başlıklı raporunu yayımladı.

 

Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi EY Türkiye; dijital sağlık alanındaki en yeni trendlere ve bu alandaki fırsatlara; “Dijital Sağlıkta Dünya ve Türkiye Perspektifi” başlıklı raporuyla dikkat çekiyor. Rapor; geçmişten günümüze dijital sağlığın gelişimi, dijital sağlıkta yatırım ekosistemi, Türkiye’nin dijital sağlık yolculuğu ve vizyonu gibi konulara yönelik detaylı değerlendirmelerden oluşuyor.

Sektöre yönelik güncel ve somut veriler içeren raporda, Türkiye’nin dijital sağlık pazarını yönlendiren temel dinamikler arasında; nüfusun artması ve yaşlanması, bilgisayarların hesaplama güçlerinin artmasıyla yeni teknolojilerin sağlık sektörüne entegrasyonu ve yenilikçi teknolojik çözümlerin yaygınlaşması olarak sıralanıyor. Dijital sağlığın günlük hayatımıza sağlıklı bir şekilde girebilmesi için ise bilgi güvenliği, siber güvenlik ve sağlık okur yazarlığı gibi konuların göz önünde bulundurulması gerekiyor.

Sağlık sektörü dijital teknolojilerle güçlenip hızlanarak büyüyor

Maliyetleri düşürme yönündeki baskıyla karşı karşıya olan sağlık sektörünün gelişiminde yenilikçi teknolojiler önemli bir rol üstleniyor. Sektör; ana paydaşları durumunda olan hastalar, sağlık hizmeti sağlayıcıları, ödeme yapanlar ve hükümetler için yeni tedavi keşfini ve uygulama yöntemlerini geliştirecek teknolojilere yönelik yatırımları destekliyor.

Sağlık hizmeti sağlayıcılarının özellikle pandemi döneminde hız verdikleri teknoloji yatırımlarında; bulut altyapısına geçiş, makine öğrenimi, dijital komuta merkezleri, konuşmaya dayalı yapay zekâ (AI), tele-tıp, sanal sağlık hizmetleri, hasta katılımı ve otomatik idari yönetim konuları öne çıkıyor. Dijital dönüşüm kapsamında yapılan yatırımların, sağlık sunumunun başarıyla yürütülmesi için gerekli altyapıyı sağladığına işaret eden rapor; sağlık hizmetlerinin daha kolay ve online erişilebilir biçimde sunumuna yönelik çözümlere odaklandığını vurguluyor. Nesnelerin interneti (IoT) teknolojisinin gelişimi ve akıllı telefon kullanımının yaygınlaşması da sektörün büyümesine katkı sağlayan unsurlar arasında yer alıyor.

Rapor, Türkiye’de dijital sağlık sektörünün büyümesi için bu alanda faaliyet gösteren girişimlere hem kamu hem de özel sektör tarafından destek verilmesinin ve teşvik programları düzenlenmesinin önemini de vurguluyor.

Artan dijitalleşme, sağlıkta dönüşümün başarısını destekliyor

Raporda; Türkiye’deki yüksek dijitalleşme oranı ile kullanıcıların yeni teknoloji ve uygulamalara adaptasyon yetkinliklerinin yüksekliği dijital sağlık dönüşümündeki başarı unsurları arasında sıralanıyor.

Ayrıca, Türkiye’deki toplam nüfusun internete erişim oranının yüksek seviyelerde olması ve akıllı cihazlara erişim oranın artması da dijital sağlık uygulamalarına erişimi kolaylaştırıyor. Kişiselleştirilmiş sağlık uygulamalarıyla takibin kolaylaşması da dijital sağlık uygulamalarının kullanım oranlarını olumlu yönde etkiliyor.

Bunlara ek olarak; yapay zekâ, blok zincir, sensör teknolojileri, dijital terapötikler, AR, VR ve MR gibi yüksek teknolojilerin sağlık sektöründe yeni iş modellerinin oluşmasına olanak sağladığı vurgulanıyor. Tüm bu teknolojiler sağlığın sürdürülebilmesi, kaliteli yaşamın sağlanması ve tüm bunların uzun vadeli bir şekilde devam ettirilebilir olmasına katkıda bulunuyor. Yapay zekâ ve hızlı dijitalleşme ise; sağlık hizmetlerine kolay erişilmesine, sağlık hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına ve sağlık maliyetlerinin yapılandırılmasına en fazla katma değer sağlayan faktörler arasında yer alıyor.

Raporda; Türkiye’de atılan dijitalleşme adımlarının, hem sağlık sisteminin dijital dönüşümüne katkı sağladığı hem de yürütülen bazı projelerin yardımıyla sağlık turizminin gelişimine yardımcı olduğu vurgulanıyor. Sağlık turistleri, dijital sağlık uygulamaları sayesinde Türkiye’deki sağlık hizmetleri hakkında kolayca bilgi alabiliyor, sağlık kurumlarıyla iletişime geçebiliyor ve tedavi sürecini kolayca takip edebiliyor.

Bunların yanı sıra; doğal afetlerde tele-sağlık hizmetlerinin büyük öneme sahip olduğuna dikkat çeken rapor, afet koşullarında tele-sağlığın alternatif bir çözüm olarak öne çıktığının altını çiziyor. Tele-sağlık sayesinde, doktorlar hastalarla uzaktan görüşebiliyor, kronik hastalıklar izlenmeye devam edilebiliyor ve geçici yer değiştirme noktalarının yakınındaki eczanelere ilaç reçete edilebiliyor. Doğal afetlerin yol açtığı kayıplar nedeniyle, stresle karşılaşan insanlara tele-sağlık sayesinde psikolojik desteğe ulaşma olanağı sunulduğu da vurgulanıyor.

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri, EY CESA Bölgesi Sağlık Sektörü Kıdemli Danışmanı T. Ufuk Eren raporla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Tüm dünyada nüfusun ve özellikle yaşlı nüfusun artması; kronik hastalıkların artması ve pandemi risklerinin oluşması; tedavilerin kişiselleştirilmesine yönelik talebin oluşması; sağlık maliyetlerinin optimizasyonu; ve sağlığa erişimin artması ihtiyacı gibi faktörlerin etkisiyle sağlık sektörü dijitalleşerek büyümeye devam ediyor. Global ölçekteki büyüklüğü 2018’de 86 milyar dolar, 2020’de 192 milyar dolar olan dijital sağlık teknolojileri sektörünün 2025 yılında 500 milyar dolar büyüklüğe ulaşacağı tahmin ediliyor. Uzaktan sağlık hizmeti sunumuna yönelik dijital sağlık çözümlerinin kullanımı pandemi döneminde çok hızlı bir şekilde arttı. Bu durumun dijital sağlık alanına yönelik yatırımcı ilgisini olumlu yönde etkilediğini görüyoruz. EY Türkiye olarak bu raporumuzu, Türkiye’nin dijital sağlık potansiyeline ilişkin sektörün ihtiyaç duyduğu bilgiyi sunmak ve yatırımcı ilgisini Türkiye’ye çekmek amacıyla hazırladık.”

EY Türkiye Sağlık ve Yaşam Bilimleri Sektör Lideri, Vergi ve Hukuk Bölümü Şirket Ortağı Av. Ahmet Sağlı ise değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Önümüzdeki dönemde dijitalleşmenin hem dünyada hem de Türkiye’de her alanda yoğun olarak etkisini göstereceğini düşünüyoruz. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de sağlık sektöründe teknolojinin çok daha yoğun kullanılacağını, sağlık yatırımlarının da bu yöne kayacağını söyleyebiliriz. Geleneksel sağlık hizmetlerindeki teknolojik dönüşüm hızının, sağlık sektöründeki tüm paydaşların yapısal ve kültürel olarak değişim ve dönüşümlerine bağlı olduğunu biliyoruz. Dijital sağlığın yoğunlaşması; sağlık hizmet sağlayıcıları açısından maliyetlerin düşüp karlılığın arttığı son derece rekabetçi bir ortamı doğuracak, bu da özellikle kamu harcamalarında ciddi bir tasarruf imkânı sağlayacaktır. Özel ve kamusal alanda teknolojiye yapılacak yatırımlar ile Türkiye’nin jeopolitik konumu, mevcut sağlık hizmetlerinin kalitesi ve sağlık turizminde son yıllarda kaydedilen büyüme dikkate alındığında, Türkiye’nin sağlık hizmetlerinde bölge lideri ve merkez ülke konumuna gelme potansiyeline sahip olduğunu görüyoruz.”