Dijital Biz Dergisi | Yazar

 

Prof. Dr. Güner GÜRSOY

 

Şubat 2021

 

 

Değişmek mi? Değiştirilmek mi?

 

Neyi tercih ederdiniz?

Değişim hızı ve sıklığındaki artış, tüm insanlığın, kurum ve şirketlerin sürdürülebilirliği önündeki en iyi fırsat veya tehdit olarak karşımıza çıkıyor günümüzde. Değişim kaçınılmaz ama değişimi görebilmek herkesin başarabildiği bir yetkinlik değildir. Değişimi görebiliyor muyuz? Değişimi yönetebiliyor muyuz? Değişim rüzgâr ve fırtınalarına dayanıklı mıyız? Bunun gibi pek çok soruyu peş peşe sorabiliriz. Ama maalesef değiştirmeyi ve hele de değişmeyi pek sevmiyoruz genel olarak. Konfor alanlarımız, işletme körlüğümüz ile birleşince, bize bir şey olmaz rahatlığında, kazanlarda yavaş yavaş ısıtılarak kaynatılan kurbağalara dönüşüyoruz. Değişim ile ilgili kitaplarda, öğretilerde ve eğitimlerde tüm süreçleri detayları kapsamlı olarak işlenmektedir. Ancak bunlar arasında benim şahsen en çok önemsediğim boyutlarına bu yazımda değinmek istiyorum.

Değişim İhtiyaç Analizi: Değişim algılayabilmek ve değişimin bireysel ve kurumsal etkilerini görerek bunu bir fırsata dönüştürebilmenin ilk adımıdır. Değişimin ne olduğu, yönü, şiddeti ve etkileri bu kapsamda analiz edilmelidir. Bu safhada ne yapacağımıza takılmadan, sonuca hemen atlamadan, sadece mevcut değişim ihtiyacını tanımlamaya odaklanmalıyız. Bunu başarabilmek, önyargısız ve açık fikirlilikle yapılacak uzgörü kapsamında, mevcut ve değişim sonrası oluşabilecek yeni durumları tüm dinamikleri ile birlikte değerlendirebilmek suretiyle mümkün olabilir. Biz neredeyiz? Nereye gidiyoruz? Yeni durumda ne gibi bireysel ve kurumsal yetkinliklere sahip olmalıyız? Nerelerde açıklarımız ve eksiklerimiz var? gibi temel sorular, bu analiz ile daha belirgin hale gelebilecektir.

Değişim Vizyonu ve Stratejisi: Liderliğin değeri burada ön plana çıkacaktır. Değişim yönetiminin, tepeden aşağıya ve aşağıdan tepeye uyumlanmasını temin edebilmek, liderlerin ana misyonlarındandır. Bu da ancak ve ancak değişim vizyonunun doğru tanımlanıp, tüm organizasyon içerisinde herkes tarafından benimsenerek, ortak bir şekilde paylaşılması suretiyle hayat bulabilir. Değişim hedeflerinin nasıl gerçekleştirileceğini tanımlayacak uygun politikalar ve stratejilerin değişim yönetim ekibi ile belirlenmesi, beraberinde başarıyı getirecektir.

Değişime Direnci Yönetmek: Değişime direnç kaçınılmazdır. Sadece direncin yönünün değiştirilip, desteğe dönüştürülmesi gerekir. Liderler, değişim sonunda oluşacak yeni durumu, vizyon ile doğru resmederek, herkese umut ve güven verebildiği oranda bu dönüşüm gerçekleşir. Çünkü değişim ile ilgili en büyük endişe, çalışanların işlerini veya pozisyonlarını kaybetme endişeleridir. Endişeyi ortadan kaldırmak için de en önemli araç açık ve net iletişim kanallarının çalıştırılabilmesidir. Buna ilaveten, önemli birimler bünyesindeki doğal liderlerden ve etkili kişilerden değişim ajanları takımı oluşturulması, değişime olan direnci etkin bir şekilde yönetmemizi mümkün kılacaktır.

Değişimde Dengeyi Korumak: Değişim yolculuğu mevcut durumun ve statünün yerine yenilerinin tanımlanmasını gerektireceği için değişim yolculuğu süresince dalgalanmalar ve kırılmalar yaşanabilir. Ancak bu belirsizlikler ve hedeften sapmalar, kaotik bir durum almadan kurumsal dengeyi koruyabilmek, liderlerin temel kontrol göstergesi olacaktır. Değişim mi? Kaos mu? Değişimi algılayamaz ve ona uyum sağlayacak yönetim modelini kurgulayıp, hayata geçiremezsek, oluşacak kaosu yönetmek ile mücadele ederiz. Dayanıklılık ve sürdürülebilirlik kavramları bu safhada özel bir anlam kazanacaktır.

Değişimin Hazmedilmesi: Değişim stratejileri hayata geçtikten sonra kalıcı olabilmesi, o değişimlerin yerleşmesine yani bir şekilde kurumsal olarak hazmedilmesine bağlıdır. Bu safha kırılgan bir safha olup, oluşan yeni düzenin dengesizliği ve kırılganlığı, liderler ve organizasyonlar için ciddi bir tehdittir.  Sürdürülebilirlik, değişimlerin planlı ve kontrollü bir şekilde devamlılığına bağlıdır.

Değişim dalgaları üzerinde sörfe hazır mısınız?

Değişimi yönetmek büyük dalgaların olduğu bir denizde sörf yapabilmek gibidir. Eğer dalganın büyüklüğü ve yönünü kendi hedefleriniz doğrultusunda değerlendirebilirseniz sörfünüz ile keyifli bir spor yapmanın tadını çıkartabilirsiniz. Burada önemli olan dalga üstündeyken, dalganın dinamiklerini algılayabilmek, ona uygun konumlanabilmek ve en önemlisi sörf üstünde dengemizi koruyabilmektir.

Değişebildik değiştik, yoksa ya bizi birileri değiştirecek ya da değişim rüzgarlarının oluşturacağı kaotik ortamlar bizi kurumsal olarak değiştirip, oyunu sonlandıracak. Gelin bizler değişim trendlerini sürekli takip edelim ve gelecek odaklı olarak değişimi algılayıp, değişime uyum sağlayacak mekanizmalarımızı ve ekiplerimizi şimdiden kuralım. Ne bireysel olarak ne de kurumsal olarak değiştirilmeyelim…