Yazar

Av. Arb. Murat KEÇECİLER

 

 

Eylül 2019

 

Kitle İşsizliğine Hazır Olmak

 

Dördüncü sanayi devriminin adım adım her alana müdahil olduğu bir sürecin içindeyiz. Her bir sanayi devrimi toplumsal ve endüstriyel açıdan gelişme sağlamış ve bir diğer devrime zemin hazırlamıştır. Bunun yanı sıra her bir sanayi devrimi büyük toplumsal değişimleri de beraberinde getirmiştir.

Buhar devrimi olarak adlandırılan birinci sanayi devrimi ile tarım toplumundan sanayi toplumuna bir geçiş olmuştur. Bu değişim ile işçi sınıfı ortaya çıkmış, kentlere yoğun göç büyük toplumsal olayların tetikleyicisi olmuştur. Yerleşik siyasal ve toplumsal mekanizmalar bu değişim ve dönüşüme direnememiştir.

Birinci sanayi devrimini, İkinci sanayi devrimi takip etmiştir. 20. yy. başlarında başlayan bu yeni dönemde elektrik gündelik yaşama girmiş ve seri üretim öne çıkmıştır. Sanayi toplumu tam anlamı ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Kentlerde yaşayan kitleler ideolojik temelli yeni siyasi düşünceler ile karşılaşmıştır. Bu değişim tüm ülkelerde önemli değişimler ve devinimlere yol açmıştır. Yeni meslekler, yeni iş süreçleri her şeyi alt üst etmiştir.

Elektroniğin öne çıkması ve otomasyonun üretim süreçlerinde yer alması ile Üçüncü sanayi devrimini ortaya çıkarmıştır. Bu devrime ayak uyduramayan Sovyet İmparatorluğu yıkılmış ve dünya globalleşme ile karşı karşıya kalmıştır.

Günümüzde ise Yapay Zekânın gelişmesi ve nesnelerin interneti ile kendi kendine karar veren süreçlerin öne çıktığı bir endüstri dönüşümü söz konusudur. Günümüzün toplumu Bilgi Toplumu olarak tanımlanmaktadır.

Dördüncü sanayi devriminin üretim süreçlerine en büyük armağanı Akıllı Fabrikalardır. Akıllı fabrika; tüm süreçlerin otomasyon kullanılarak ve sürecin kendi kendine iyileşmesinin mümkün olduğu; makine ve ekipman temelli bir işletme ortamı olarak tanımlanmaktadır (Şekelli&Baka, Akıllı Fabrikalar, Journal of Life Economics, Ekim 2018, Syf:205).

Üretim sürecinde insan unsurunun en aza inmesinden dolayı bu fabrikalara “Karanlık Fabrikalar” olarak tanımlanması da yaygındır. Bu fabrikaların çoğalması ve yaygınlaşması ile birlikte 2030 yılına gelindiğinde Dünya’da 750 Milyon kişinin işsiz kalacağı öngörülmektedir.

Yeni İstihdam Piyasasının Gerekleri

Peki bu denli bir işsizlik ile karşı karşıya kalmaya ülkeler ve toplumlar hazır mı? Türkiye son dönemde 25 yaş altı işsizlik rakamında ülke tarihinin en yüksek rakamlarına ulaşmaktadır. Kol gücüne dayanan üretim sürecinin sonlandığı bu zamanda, nitelikli insan gücüne sahip olmak ve yeni kuşakları, yeni ve gelişen istihdam piyasasına hazırlamak çok önemlidir.

Bu denli bir dönüşümün ne kadar farkındayız peki. Son zamanlarda geleceğin mesleklerine ilişkin olarak önemli çalışmalar ve düşünceler ortaya atılmaktadır. Birçok eğitimci ve akademisyen günümüzde var olan klasik ve konvansiyonel mesleklerin gelecekte pek yer almayacağını ifade etmektedirler.

Gelecekte oluşacak yeni teknoloji ile uyumlu olamayan toplumlar, mesleksizleşme kavramı ile yüzleşmek zorunda kalacaktır. Bu durum ise çok kaotik bir dönemin arifesinde olduğumuzu ortaya koymaktadır. Bu kaygı verici gelişmeye karşın hazırlıklı olmadığımız görülmektedir. Biz halen gençlerimizi anlamsız bir sınav sistemi içinde hayata tükenmiş bireyler olarak başlatıyoruz. Tüm bu efora karşın bu gençler, geleceğe uygun bir formasyon ve alt yapıyla uyumlu bir eğitimde almıyorlar.

Günümüzde birçok Avrupa ülkesinde eğitim sonrası kariyer süreçlerinde yeni yetkinlikler kazandırmak amacıyla önemli projeler uygulamaya konulmaya başlanmıştır. Kitle işsizliği sadece bireylerin kendi kişisel hayatlarına mı etki edecektir. Özellikle 2008 yılında finansal krizden sonra dünyada birçok ülke tüketimden elde edilen dolaylı vergilerin, vergi sistemlerindeki ağırlıklarını artırmıştır.

Dolaylı Vergi Kayıpları

Ülke  Brezilya Arjantin  Türkiye Malezya  G.Kore  Hindistan   Almanya  Fransa  Birleşik Krallık 
Gelir, Kar ve Sermaye Kazançlarında Alınan Vergiler % 46,23 27,22 28,27 61,39 49,94 53,45 42,02 49,05 45,88
Mal ve hizmet vergileri % 45,81 50,29 66,56 30,16 40,5 31,32 57,98 42,06 46,59
Uluslararası Ticaretten Alınan Vergiler % 5,14 14,45 2,04 2,28 3,9 15,16 0,02
Diğer Vergiler % 2,81 8,04 3,13 6,17 5,66 0,07 8,92 7,53

(2017 yılı vergi gelirleri)

Tablodan da anlaşılacağı üzere Türkiye’de dahil birçok ülkede, vergi gelirlerinin önemli bir kısmı dolaylı vergilerden elde edilmektedir. Bu oran Türkiye %66,56 seviyesindedir. Toplam vergi gelirlerinin; Meksika’da %67,2, ABD’de ise sadece %24,9’u dolaylı vergilerden elde edilmektedir.

Dolaylı vergilerin tüketim kaynaklı vergiler olması nedeniyle, bu vergi kalemi ile elde edilen toplam vergi miktarının artması veya azalmasında kişilerin tüketim eğilimleri önem kazanmaktadır. İşsizliğin arttığı dönemlerde ise kişilerin tüketim eğilimlerinin azalması çok doğaldır.

Türkiye’de gelir vergisinin önemli bir kısmı ise çalışanların maaşlarından kesilen vergilerden oluşmaktadır. Bazı durumlarda çalışanlardan alınan vergiler, çalıştıkları işletmelerden elde edilen kurumlar vergisinden fazla olmaktadır. Türkiye vergi politikasında ve vergilerin niteliğinde önemli bir değişikliğe gitmediği takdire, artan işsizlikle birlikte önemli bir vergi geliri kaybıyla karşı karşıya kalacağı açıktır.

Dördüncü sanayi devrimi ile akıllı fabrikaların çoğalması ile kitle işsizliğinin artması kaçınılmazdır. Bu durum, bireylerin kişisel mutsuzluğunun yanı sıra devletleri de önemli bir gelir kaleminden mahrum edecektir. Bu duruma uygun yeni bir maliye politikasının geliştirilmesi ise çok önemlidir. Aksi takdirde, oluşacak toplumsal huzursuzluklar ile devletlerin baş etmesine imkân verecek kaynaklarının da olmayacağı veya aşırı azalacağı bir sürecin yaratacağı toplum kaosun önüne geçmek ve onunla baş etmek çok kolay olmayacaktır.