Özel Haber

Katıldığınız Bir Konferansta Çekilen ve Yayınlanan Fotoğrafınızın Kaldırılmasını İsteme Hakkınız Var mı?

 

Dijital Biz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şenol Vatansever’in ortaya attığı “7 Nisan 2016 tarihi öncesinde katıldığınız bir konferansta çekilen ve yayınlanan fotoğrafınızın kaldırılmasını isteme hakkınız var mı?” tartışması Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun Twitter’da paylaştığı “Katıldığınız bir konferansta fotoğrafınızın çekilmemesini veya yayınlanmamasını istemek en temel hakkınız! #KVKK” mesajından hemen sonra başladı. Kanun yürürlüğe girmeden önce düzenlenen bir toplantı, konferans veya seminerde alınan kayıtların ne olacağını Dijital Biz Dergisi olarak Önder Karademir ve Av. Arb. Murat Keçeciler’e sorduk. Aldığımız cevaplardan edindiğimiz izlenim hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yönünde…

 

Kişisel Verileri Koruma Kurumu, 15 Ağustos 2019 tarihinde Twitter hesabından konferanslarda fotoğraf çekilmesi ve yayınlanması ile ilgili bir paylaşım yaptı (Bkz. https://twitter.com/KVKKurumu/status/1161939108345929728). Paylaşımda “Katıldığınız bir konferansta fotoğrafınızın çekilmemesini veya yayınlanmamasını istemek en temel hakkınız! #KVKK” ifadesi ve İlgili Kişi’lerin haklarını da açıklayan bir video yer aldı. Paylaşımın altına yorum yapan Dijital Biz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Şenol Vatansever, “7 Nisan 2016 tarihi öncesinde katıldığınız bir konferansta çekilen ve yayınlanan fotoğrafınızın kaldırılmasını isteme hakkınız var mı?” sorusu ile bir anket başlattı (Bkz. https://twitter.com/SenolVatansever/status/1161948944412368896). Belirtilen tarih kafa karışıklığı yarattı. Çünkü; 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Bkz. http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6698.pdf) 24 Mart 2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi, 7 Nisan 2016 tarih ve 29677 sayılı Resmî Gazete’de yayınlandı. 20.000 civarı görüntülenme alan ankette 267 kişi oy kullandı. Oy kullananların %46’sı “Evet, var.”, %13’ü ise “Hayır, yok.” seçeneğini işaretledi. %41’i ise “Bilgim yok.” seçeneğini işaretleyerek konu hakkında bilgilendirilme ihtiyacını ortaya koydu.

Dijital Biz Dergisi olarak konuyu CIO Önder Karademir’e sorduk. Bilişimciler için matematik kurallarının geçerli olduğunu, bir şeyin ya var ya da yok olduğunu, ya doğru ya da yanlış olduğunu belirterek sözlerine başlayan Karademir, “Çevremdeki farklı mesleklerle uğraşanların fikirlerinde bilişimci dediğimizde Matrix filminin afişindeki BİR’ler ve SIFIR’lar akla geldiğini görüyorum. İşimizi yaparken bir vakada eğer bu ise şunu yap, bu değil ise şunu yap, bunlardan hiçbiri değil ise de böyle yap deriz. Hiçbir şeyi cevapsız bırakamayız. Yoksa kısır döngüde hatalı sonuçlara neden oluruz. KVK Kanunu’nu 2016’dan beri takip ediyor ve inceliyorum. KVK Kanunu’nun da mantık kuralları ile hazırlandığını görüyorum. Açıkta kalan bir şey veya yorum farkı yaratabilecek bir konunun olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu nedenle; yorum yaparken mantığımı matematikle birleştirerek yorumu rahatlıkla yapacağım. Sorunun cevabı ise evet silinmesini talep etme hakkı var. Çünkü kanun yayınlandığında önceki yıllara ait verileriniz varsa bunları uyumlu hale getirmek için veri sahiplerine 2 yıl süre verdi. Benim 10 yıl önce bir konferansı dinlerken çekilmiş ve bir ortamda paylaşılan bir resmimim kaldırılması hakkım var.

Peki bundan sonra ne yapılmalı? Ben şahsen bu kanunun icraatlarını yaptırırken işin önüne çok çıkartılmasından hoşlanmıyorum. Konferans girişlerinde aydınlatma metinleri, eğer onay vermezseniz içeri giremezsiniz gibi bir yaklaşımların konuşulmasını da doğru bulmuyorum. Bu konuyu incelerken yıllardır bu kanunla yaşayan ülkelerdeki konferansları örnek almakta yarar var. Organizatörler fotoğraf çekerken kişisel veri göstermemeye özen göstermeli. Rastgele fotoğraf paylaşmamalı. Konuşmacılar, hatıra fotoğrafları çekilmesi, sosyal medyada etiketleyerek kişilerin paylaştıkları açık rızayla yapıldığını unutmamak gerekir. Organizatör kendi kontrolünde bir paylaşım ise talep olursa resmi yine kaldırabilir. Ama paylaşımcısı kendi değil ise sorumlusun, beni aydınlatmalıydın dememesini beklerim.  Organizatörlerin haber amaçlı resim alınacak yerleri belirlemeli ve bu alanlarda oturacaklara bilgi vermesi yeterli. Yurtdışındaki konferanslarda protokol dışında özel davetle girilen alanların sebebi elbette bu. Bu alanlar önlerde seçiliyor ki haber amaçlı fotoğraf çekilirken bu alanın arkasında kalan bölümlerde oturanlar seçilemiyor. Kişisel veri niteliği otomatik olarak buzlanmış oluyor. Organizatörler fotoğrafçıları veya kameraları ortamda dolaştırarak rastgele çekimler yaptırmamalı. Organizatörlerin bunlara dikkat etmesi yeterli olacak.

Son söz; kişisel verilerin korunması aslında iş yapışımızın önüne geçmemeli. Tedbirlerini al ve bilmeyerek kullanma, biliyorsan da kötü amaç gütmemeliyiz. Bunu anlatabilmek için yaşadığım bir vakayı paylaşacağım. Bir firmanın 444’lü hattını aradım destek için. Uzun uzadıya kişisel verilerimi önemsediği, aydınlatma metnini 2 dakikaya yakın anlattı. Niye aradığımı, ne için aradığımı da unuttum. Bu aydınlatma metni firmanın iş yapışının önüne neden geçti?” açıklamalarında bulunarak benzer kanunları uygulayan diğer ülkelerde aydınlatma metinlerinin pek gündemde olmadığını, kendi işlerinde sürekli kişisel verilerle ilgili aydınlatma yapmak durumunda kaldıklarını vurguladı.

Dijital Biz Dergisi olarak aynı soruyu konunun hukuki uzmanına, Dijital Biz Dergisi Yazarı Av. Arb. Murat Keçeciler’e yönelttik. Bu sorunun Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun kendi Twitter hesabından yayınladığı bir animasyon bilgiseli ile başlayan bir tartışmadan ortaya çıktığını hatırlatarak sözlerine başlayan Keçeciler, “Bu sorunun cevaplanmasından önce, KVKK’nın konferans ve seminer tertiplenmesine ilişkin yayınladığı bilgiselde dikkat çektiği hususu hatırlamakta fayda var.

Kurum yayınladığı bilgiselde, konferans ve seminerlere katılan katılımcıların aydınlatmaya dayanan açık rızaları haricinde elde edilen görüntü ve fotoğraflarının kullanılamayacağını, bu durumun 6698 sayılı kanuna aykırı olacağını belirtiyor. Kurumun bu yaklaşımının birçok kanun maddesi ile birlikte incelenmesi gerekiyor.

Öncelikle 6698 sayılı kanunda olmasa da Medeni Kanun’da (MK) yer alan kişilik hakkı içerisinde, kişilerin fotoğraf ve görüntülerinin rızaları hilafına alınması kişilik hakkı ihlali. 6698 sayılı kanun öncesinde Yargıtay önüne gelen birçok olayda; kişinin rızası dışında resminin, görüntüsünün alınmasını, kullanılmasını, bozularak kullanılmasını ve menfaatine aykırı olarak kullanılmasını kişilik ihlali saydı. Buna mukabil Yargıtay önüne gelen somut olaylarda; kamu menfaatinin gerekli olması veya rızası hilafına görüntüsü alınan kişinin talebinin MK 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı uyarınca ‘hakkın kötüye kullanımı’ olarak değerlendirilmesi hallerinde kişilik hakkı ihlali iddialarına sınırlama getirdi.  Siyasetçi, sporcu ve sanatçılar gibi kamuoyuna mal olmuş kişilerin müsabaka, etkinlik, konser vb. durumlarda görüntülerinin alınmasında rızalarının aranmayacağına hükmetti. Yargıtay en çok basın hürriyeti kapsamında, haber alma hürriyeti nedeniyle rıza aranmaksızın görüntü alınmasına cevap verdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) önüne gelen bir olayda bir kişinin rastlantı sonucu genel bir fotoğrafta yer alan görüntüsünün bir sergide kullanılmasına itiraz etmesini hakkın kötüye kullanımı olarak kabul etti.

6698 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra ise kişilerin MK anlamında kişilik hakkı olarak koruma altında olan ses ve görüntüleri artık kişisel veri olarak da koruma altında. Bu anlamda düzenlenen bir konferans ve seminerde açık rıza olmaksızın seminer ve konferans tertip edenler tarafından görüntü (video veya fotoğraf) alınması 6698 sayılı kanunun ihlali olacak. Bu konuda KVKK tarafından yapılan değerlendirmeye katılmak gerekiyor. Ancak, kurum tarafından yayınlanan kısa bilgiselde olduğu gibi tüm seminer ve konferanslar için aynı durum geçerli mi? Bu durumun istisnaları söz konusu olabilir mi?

Öncelikle kanunda açık rızanın arandığı hallerin istisnaları bu durum için de geçerli. Bu anlamda KVKK 5/2(a) uyarınca, basın kanunu uyarınca haber yapılması amacıyla görüntü alınması durumunda bir istisna olacağı açık. Bedelli katılım gerçekleştirilen seminerler açısından katılımcılar ile yapılan sözleşme uyarınca 5/2(c) maddesi de bir istisna teşkil edebilecek. Bizce katılımcılar ile konuşmacılar arasında da bir ayrım yapılması gerekiyor. Kanunun 5/2(f) maddesinde yer alan ‘İlgili Kişi’nin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması hükmü, katılımcılar açısından geçerli bir istisna teşkil etmezken, kanununda yer alan sınırlar içinde kalmak kaydıyla konuşmacılar açısından yeterli bir istisna oluşturacak. Çünkü seminer ve konferansın tertip edilmesinde düzenleyen kişinin orada yer alan konuşmaları ve tartışmaları gelecek seminer ve toplantılar açısından kullanması veya bilimsel bir amaç çerçevesinde çoğaltması vs. söz konusu olabilir. Bu anlamda kanunun 26/c maddesinde yer alan bilimsel amaçlarla veri işlenmesi istisna olarak değerlendirdiğinden bilimsel seminer ve konferanslar kurum tarafından yayınlanan bilgiselde ifade edilen kapsamın dışında.

Peki esas sorumuzun cevabına gelirsek, kanun yürürlüğe girmeden önce düzenlenen bir toplantı, konferans veya seminerde alınan kayıtlar ne olacak? Öncelikle bu toplantılarda alınan görüntülerin kişisel veri olduğunu kabul ettikten sonra soruya verilecek cevap da bizce çok kolay olacak. Kanunun Geçici 1. maddesi 3. fıkrasında bu kanun yürürlüğe girmesinden önce işlenen kişisel verilerin iki yıl içinde kanuna uyumlu hale getirilmesi öngörüldü. Kanunun yayınlanmasından önce elde edilen ve uyumlu hale getirilmeyen veya kanun hükümlerine aykırı olduğu tespit edilen kişisel verilerin ise kanunun Geçici 1. maddesi uyarınca derhâl silinmesi, yok edilmesi veya anonim hâle getirilmesi hükme bağlandı. Bu hüküm karşısında 7 Haziran 2016 tarihinden önce düzenlenen bir konferansta yer alan görüntülerin ilgili kişi tarafından silinmesini talep etmesi durumunda, istisna halleri söz konusu değilse, veri sorumlusu tarafından kaldırılması zorunlu.” açıklamalarında bulundu.