Yazar

Samet BAYRAKÇI

 

 

Ocak 2019

 

Yeni Türkiye’de Teknolojinin Yeri ve Geleceği

 

Dün için, hazır yapılmış teknolojileri kopyalamak, geliştirilmiş yazılımların benzerini yapmaktan öteye gidememe seviyesinden, kopyalanmak istenecek, güvenlik açıklarını kendi örtebilen teknolojiler ve yazılımlar geliştirebilir bir topluluk olduk.

 

Öncelikle ülkemizin teknoloji alanında ne kadar yol kat ettiğini gerçekten görmek için 15 sene önceye objektif ve gerçekçi bir biçimde bakmamız gerekmektedir. Belki de yalnızca gelişmiş ülkelerde mümkün zannedilen pek çok teknolojiyi bu son 15 yıl içerisinde ellerimizin altında ve kullanımımıza hazır halde bulduk.

Peki, hangi adımlar bizi bu seviyeye getirdi? Devletin bu konudaki maddi desteği, hatta devletin tüm halkı içine alan, belki de dünya projelerine kafa tutacak şekilde geliştirdiği bu dev teknolojik ağ, bulunduğumuz pozisyondan hızlıca 20 yıl ileri götürdü. Şimdilerde kendi savunma sanayimizde kendi teknolojimizi, güvenlik alanında ise “özellikle bilgi paylaşımı konusunda hassas noktalarda” kendi koruma yazılımlarımızı üretiyoruz.

Geçmişe bakacak olursak, 15 yıl önce yapay zekâdan bahseden gelişmiş ülkeler karşısında, henüz internet ağımızın dahi tüm ülkemize ulaşımını yapabilmiş değildik ve yine bütün teknolojik materyalleri daima dışarıdan tedarik etmek durumundaydık. Öncelikle bu bir ekonomik zarar, dışa bağımlılık ve her şeyden önce güvenlik açığı demekti. Kendi bilgilerimizi yurt dışına vermek zorunda kalarak bizler için özel yazılımlar geliştirmelerini bekliyorduk ve bu bilgilerimiz nerede kullanılıyordu hiç bilmiyorduk. Ve son yıllarda tüm dünyayı kargaşa yaratacak kadar sarsan soru; “Bilgilerimiz internette güvende mi?” sorusunu, biz çok önce sormaya başlamıştık.

Ve arkasından gelen devrim niteliğindeki gelişmelere zemin sağlayan da bu sorumuz oldu. Belki şirketlerin gelişimini engelleyen, belki sınırlarımız içinde kalması gereken birçok bilgiyi bilinmez kaynaklara göndermek istemiyorduk. Üstelik dünya otoritelerince dahi kabul edilen bu yüksek eğitim kalitemizde, yetişen ülkemizin milli hazineleri genç beyinler için üretme, değerlendirme ve canlandırma fırsatı tanımak istiyorduk.

Sonunda devlet teşvikleri, teknoloji yatırımları ve yine yöneticilerin ileri görüşlülükleri sayesinde devrim niteliğindeki atak başlatılmış oldu.

Ulaşım, devlet işleri, sağlık sektörü vb. birçok hayati önem taşıyan alanda tamamı ile vatandaş menfaati temel alınan üst düzey yazılımlar geliştirildi. Yerli yazılım firmaları devlet tarafından desteklenerek Avrupa’ya açıldı.

Dün için, hazır yapılmış teknolojileri kopyalamak, geliştirilmiş yazılımların benzerini yapmaktan öteye gidememe seviyesinden, kopyalanmak istenecek, güvenlik açıklarını kendi örtebilen teknolojiler ve yazılımlar geliştirebilir bir topluluk olduk.

Gelecek için, güçlü ekonominin en önemli paydaşlarından biri olacak gelişime her yönden açık bir teknoloji geliştirdik. Önümüzdeki 10 yıl için tasarlanan planlara milli yatırımlar ve yerli yazılımlar ile destek olabilecek ölçüde güçlü ve yaratıcı kadrolar kurduk.

Mevcut teknolojilerimizi geliştirmenin yanında özellikle yapay zekâ alanında geride kalmamızı engelleyecek biçimde elimizi kuvvetlendiren önemli araştırma merkezleri inşa ettik.

İlerleyen yıllarda Türkiye gelişen teknolojiyi, uzaktan seyrediyor ve hayal kuruyor olmayacak, bilfiil tüm gelişimlerin içinde bulunacaktır.

İlerlemenin anahtarı üretmektir. Ancak üreten uluslar büyüyüp gelişecektir. Bu kısa sürede üreten ve ürettiğini pazarlayan bir yapıya dönüşmek bize geleceğin kapısını aralamaktadır. Daha çok üretim ve daha büyük pazar payı için dirayetli ve yerli, milli üretime dönük olmamız doğru olacaktır.

Üreten bir Türkiye başarıyı er geç yakalayacaktır.