Özel Röportaj

Mustafa ÇELİKPENÇE

Eksim Yatırım Holding

Bilgi Sistemleri Müdürü

Ocak 2019

 

Türkiye’de Bilişim ve Gelecek 5.0

 

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1996 yılında Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni okul birinciliğiyle bitirdikten sonra, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden bölüm birinciliği ile mezun oldum. Türkiye’deki ilk Doğal Dil İşleme (Natural Language Processing) çalışmalarından biri olan “Türkçe Tümcelerdeki Sözdizimsel Anlamsal Belirsizliği Kaldıran Paket Program” konulu tez çalışması ile İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar Mühendisliği Ana Bilim dalında yüksek lisansımı tamamladım.

TSK Hakkâri Yüksekova Mehmetçik Dershanesi’nde 2004 yılında, üniversiteye hazırlanan gençlere verdiğimiz eğitimler döneminde, dershane üniversite sınav sonuçlarına göre tarihinin en yüksek başarısını kazandı.

Enerji (Yenilenebilir Enerji, Doğalgaz, Elektrik Dağıtım ve Perakende, Elektrik Toptan Satış), Gıda, Perakende ve Teknoloji sektörlerinde toplam 18 yıllık deneyime sahibim. Kurumsal Kaynak Planlama, Kurumsal İçerik Yönetimi, İnsan Kaynakları Uygulamaları, Performans Yönetim Sistemleri, Enerji Uygulamaları, Mobil İşgücü Yönetimi, İş Zekası ve Raporlama, Çağrı Merkezi, Bakım ve Varlık Yönetimi, Hukuk Uygulamaları, E-Dönüşüm, SCADA Sistemleri, OSOS – Uzaktan Sayaç Okuma Sistemleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri alanlarında başarılı projelerde yer aldım.

Şu anda Eksim Bilgi Sistemleri Müdürü olarak görev almaktayım. Aynı zamanda İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bilgisayar Bilimleri Ana Bilim Dalında, Yapay Zekâ alanında Doktora tez çalışmasına devam etmekteyim. Bilişimciler Grubu Kurucu Merkez Yönetim Kurulu üyesiyim. Bilişim Teknolojileri, Enerji Sistemleri Uygulamaları ve Yapay Zekâ çalışmaları konusundaki bilgi ve tecrübelerimi, verdiğim konferanslarla ve yaptığım sunumlarla çeşitli platformlarda paylaşmaktayım. Evli ve 2 çocuk babasıyım.

 

Şirketiniz, sektörünüz ve faaliyet alanlarınız ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

1986 yılında kurulan Eksim Yatırım Holding, birçok sektörde gerçekleştirdiği yatırımları; ekonomisi, kültürel birikimi ile Türkiye’nin köklü ve en güçlü gruplarından birisidir.

Eksim Yatırım Holding faaliyet gösterdiği yenilenebilir enerji üretimi, elektrik dağıtımı ve perakende hizmetleri, gıda üretimi, inşaat ve gayrimenkul alanlarındaki yatırımlarıyla ülkemizin önde gelen holdingleri arasında yer almaktadır.

Eksim olarak Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 10’una denk gelen 8,5 milyon insanımızın elektrik ihtiyacını karşılıyoruz. Eksim’in yirmiden fazla iştirakinde, yaklaşık 6 bin kişi çalışmaktadır.

Temiz ve yenilenebilir enerji üretimine yatırım yapan Eksim grup şirketlerinden İltek Enerji’nin; Silivri, Susurluk, Çeşme, Seferihisar, Tokat, Amasya ve Osmaniye’de kurulu 367 MW’lık rüzgâr enerjisi üretimi ve yapımı devam eden 35 MW’lık ek kapasitesi bulunuyor. Eksim, hidroelektrik üretiminde ise Rize’deki 62 MW’lık santralin yanı sıra Batum’da da 48 MW’sı devrede olmak üzere toplam kapasitesi 99 MW olan bir santralin yapımını sürdürüyor. Eksim iştiraki Batı Hattı ise Gazprom ile yaptığı anlaşmaya göre yıllık 1 milyar metreküp doğalgaz ithal etme yetkisine sahip ve bu büyüklük özel sektörün yıllık doğalgaz ithalatının yüzde 10’unu oluşturuyor.

Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Batman ve Şırnak’ta yaklaşık 6 milyonluk nüfusa hizmet veren Eksim grup firmalarımızdan Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş, toplam 60 bin 102 kilometrekarelik bir alanda yıllık 21,5 milyar kilovatsaat elektrik dağıtımı sağlamaktadır.

Dicle Elektrik Perakende Satış A.Ş ise bölgede sahip olduğu 1,7 milyon abonenin yanı sıra, Türkiye genelinde 170 binin üzerinde serbest tüketiciye elektrik tedarik hizmeti sunuyor.

Türkiye’nin ilk paket ununu piyasaya süren Sinangil ve Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine girmeyi başaran Eksun Gıda Tarım Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve Altınapa Değirmencilik Ticaret ve Sanayi A.Ş., gıda sektöründe Eksim Yatırım Holding çatısı altında faaliyet gösteren grup firmalarımızdır.

Eksim gayrimenkul sektöründe, stratejik ortağı Sinpaş Yapı ile Sancaktepe’de Aquacity 2010, Acıbadem’de Ak-Asya, Zeytinburnu’nda Ottomare ve Ataköy’de KAT gibi projelerle ülkesinde ve bölgesinde yaşam standartlarını üst seviyelere taşımaktadır.

 

Bilişim sektörünün ve faaliyet gösterdiğiniz sektörün sorunları nelerdir?

Türkiye’de Bilişim sektöründeki sorunlar olarak; yerli ürün geliştirmede gerekli sabrın gösterilmemesi, yabancı ürünlere ayrılan bütçelere göre yerli ürünlere çok daha az bütçelerin ayrılması, geliştirilen ürünlerin sonrasında bakım ve desteğinin zayıf kalabilmesi, markalaşma yönünde doğru adımların atılamaması, yabancı ürünlere yüksek maliyetlerine rağmen güvenin daha fazla olması gibi sorunları sayabiliriz. Fakat son gelişmeler ve yapılanmalar ile birlikte, ülkemizde yerli ve milli teknolojilere bakış açısının ciddi anlamda değişmeye başladığını görüyoruz.

Enerji sektöründe de diğer birçok sektörlerde olduğu gibi, yapılan bilişim yatırımlarının ne yazık ki büyük bir kısmı yurtdışı kaynaklara gitmektedir. Özellikle elektrik dağıtım firmalarının özelleşmesi ile birlikte, kamuya göre teknoloji yatırımları daha dinamik bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Enerji gibi kritik sektörlerde, yapılan yatırımların en azından belirli bir oranda yerli kaynaklara aktarılmasının sağlanması, gerekirse bu konuda yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi sağlıklı olacaktır.

Ayrıca enerji sektörü için yerli çözüm sunan firmalar, ürünlerinin uluslararası bir ürün ve markaya dönüştürülmesi noktasında desteklenmelidir.

Elektrik enerjisi sektöründe, Türkiye’nin en büyük sorunlardan biri kayıp kaçak kullanımıdır. Eksim Yatırım Holding iştiraklerinden Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin dağıtım bölgesi ise Türkiye’nin en büyük kayıp kaçak oranına sahip bölgesidir. Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. olarak, kayıp kaçağın önlenmesi noktasında ciddi çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Yaptığımız teknolojik yatırımlar ile bu konuda önemli ilerlemeler kaydettik. Yerli üretim akıllı sayaç teknolojileri geliştiriyoruz. AR-GE firmamız ile kaçak elektrik kullanımının drone’lar ile havadan tespiti gibi yeni teknolojiler kullanıldığı önemli projeler yürütüyoruz.

 

Bilişimin gelişimi için eğitim sektörüyle ilgili önerileriniz var mı?

Tüm eğitim sisteminin, odağında bilişim olacak şekilde yeniden yapılandırılması gerektiği görüşündeyim. Bilişim eğitimleri, kesinlikle okul öncesinde başlamalıdır. Eğitimci bir aileden geliyor olmam ve çocuklarımın okullarında aldıkları eğitimleri yakından takip etmem nedeniyle, Milli Eğitim’de bu konuda önemli adımlar atılması gerektiğini düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanımız Sayın Prof. Dr. Ziya Selçuk Bey’in de bu konuda gerekli radikal adımları atacağına inanıyorum.

Bilişim eğitimleri dünyada artık okul öncesinde verilmeye başlamıştır. Okul öncesinde yavrularımızın kodlama ile tanışması için gerekli müfredat bilişim uzmanlarının desteğiyle hazırlanmalı ve hazırlanan müfredat uygulanmalıdır. Eğiticinin eğitimi kapsamında, öğretmenlere bu konuda gerekli eğitimler verilmelidir. Bu kapsamda eğitim ve sertifika verebilecek kurumlar yine doğru bir şekilde belirlendikten sonra, tüm öğretmenlerin eğitilmesi için gerekli organizasyonlar yapılmalıdır. Teknolojiye uzak olan ve bu değişimde zorluk yaşayan öğretmenlerimiz ayrıca desteklenmelidir.

Erken yaşlarda kodlama eğitimi alan çocuklarımız; sistematik düşünme, problem çözebilme, planlama, olaylar arasındaki ilişkileri görebilme ve karar verme becerilerini kazanacaktır. Böylelikle gençlerimiz ileride yazılım dillerini daha kolay öğrenebilecek, ayrıca artan becerileri ile tüm alanlarda fark oluşturacaklardır.

Ayrıca ortaokul ve lise düzeyinde aktif olarak kullanılan EBA – Eğitim Bilişim Ağı’nın eksik içeriklerinin tamamlanması, sürdürülebilirliğinin sağlanması adına güncel tutulması faydalı olacaktır.

Türkiye’de Bilişim Teknolojileri Dersi, 2012 yılında yayınlanan öğretim programı ile 5, 6, 7 ve 8. sınıflarda seçmeli olarak okutulmaya başlanmıştır. İlgili ders kapsamında verilen eğitimler, bilgi aktarımı düzeyinde olup, uygulamada eksik kalmaktadır. Ayrıca bu program doğrudan kodlama ve uygulama geliştirme eğitimi değildir. Kodlama eğitimini içeren özel bir müfredat ihtiyacı bulunmaktadır. Ortaokul düzeyinde Algoritma, kodlama, robotik, 3D tasarım ve yazdırma eğitimleri verilebilir. Bu amaçla okullarda kodlama ve robotik atölyeleri kurulabilir.

Üniversite düzeyinde ise bilişim ile ilgili alanlardan her yıl binlerce öğrenci mezun olmasına rağmen, bilişim sektöründeki ilgili pozisyonlar doldurulamamaktadır. Üniversite öğrencileri iş hayatından kopuk bir şekilde eğitim almakta, doğru yönlendirilememekte ve kendilerini yetiştirmekte yetersiz kalmaktadır. Bu sorunu çözmek için, üniversiteler ile özel sektör arasındaki bağ güçlendirebilir, üniversite-sanayi iş birlikleri arttırılabilir.  Böylelikle gençlerimiz, üniversitede okurken iş hayatının gereksinimleri konusunda eksikliklerini görüp, kendilerini yetiştirme imkânı bulabilirler.

 

Yapay zekâ konusundaki değerlendirmeleriniz nelerdir?

Yapay zekâ alanındaki çalışmalar, son yıllarda grafik işlemcilerin ve diğer donanım kapasitelerinin artması, internet kullanımı ile birlikte veri miktarının hızlı büyümesi ve büyük veri kavramının hayatımızın bir parçası olması ile birlikte hızlı bir şekilde gelişim göstermiştir. Yapay zekâ algoritmalarının da gelişmesiyle resimler, videolar ve metinler içeren büyük veriler üzerinde hızlı hareket edebilme imkânı sağlanmıştır.

Ülkeler yapay zekâ alanında ciddi yatırımlar yapmakta, geleceklerini planlarken yapay zekâ alanlarındaki gelişmeleri de göz önüne alarak planlamalarını gerçekleştirmektedir. Bilişimciler grubumuzun da mottosu olan Gelecek 5.0’da yapay zekâ önemli bir yere sahiptir.

Cumhurbaşkanlığına bağlı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin yapay zekâ çalışmalarına öncülük etmesini bekliyoruz. Bu konuda teknoloji yol haritalarının çıkarılması ve hayata geçirilmesi ile birlikte, Türkiye’de yapay zekâ çalışmalarının hız kazanacağını ve dünyada söz sahibi çalışmalara imza atacağımıza inanıyorum. Bu konuda ihtiyaç duyulursa, Bilişimciler Grubu olarak her türlü desteğe de hazırız.

Yapay zekâ sadece teknolojik olarak değerlendirilmemeli, eğitim ve ekonominin yanı sıra toplumsal etkileri de göz önüne alınmalı ve buna göre Gelecek 5.0 şekillendirilmelidir. Farklı alanlardaki yapay zekâ çalışmaları, şimdiden birçok mesleğin kaybolacağını veya önemini kaybedeceğini göstermiştir. Özellikle rutine bağlanan, tekrar eden ve mevcut algoritmalarla matematiksel olarak modellenebilen belirli işlerin, yapay zekâ ile şimdiden robotlar tarafından yapılabileceği ispatlanmıştır. Bu konuda gerekli önlemler şimdiden alınmalı ve ilgili alanlardaki çalışan ihtiyaçlarının planlaması, yapay zekâ alanlarındaki gelişmeler göz önüne alarak yapılmalıdır.

 

Büyük Veri konusunda görüşleriniz nelerdir?

Özellikle internet kullanımının yaygınlaşması, yoğun sosyal medya kullanımı ve bulut çözümleri ile birlikte “Büyük Veri” kavramı hayatımızın bir parçası haline geldi. İlişkisel veri tabanlarında yapısal bir biçimde saklanan veriler, aynı veri tabanı sistemlerinde çalışan raporlama sistemleri aracılığıyla raporlanıyordu. Fakat günümüzde farklı platformlarda ilişkilendirilmeden duran, sınıflandırılmayan ve bilgiye dönüşmeyen birçok veri mevcut. Bu veriler kullanılmadığı zaman “Bilgi Çöplüğü” olarak dururken, yeni yöntem ve tekniklerle kullanılabilir hale geldiklerinde Büyük Veri olarak değerlendiriliyor. Böylelikle öncesinde çöp olarak duran veriler, işlenerek bir değer oluşturuyor.

Günümüzde büyük veya küçük olduğuna bakmadan her kurumun, işi ile ilgili veriyi toplaması, kullanılabilir hale getirerek bilgiye dönüştürmesi, bilgiye dönüşen veriyi kullanarak hareket etmesi ve sahip olduğu veriyi koruması artık zorunlu bir ihtiyaçtır. Bu konularda doğru stratejiler oluşturulmalıdır.

KVKK – Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun kurulması ve ilgili kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte, kişisel verilerin korunması anlamında önemli düzenlemeler gerçekleştirilmiştir. Kurumlarda kişisel verilerin nasıl işleneceği, “Veri Sorumlusu” ve “İlgili Kişi”ler ve yükümlülükleri, veri değişikliklerinin yönetimi, verilerin gerçek/sanal olarak silinmesi veya anonim hale getirilmesi ile ilgili konularda yöntemler belirlenmiştir.

Fakat kurumların sadece kişisel verileri değil, kendilerine ait değer oluşturan ve özellikle rekabette avantaj sağlayan tüm verilerini güvenli bir şekilde saklamaları gerekmektedir.

Büyük veri ile birlikte kullanılan teknolojiler de hızlı bir değişim göstermektedir. Yıllardır kullandığımız ve hâkim olduğumuz veri tabanları, teknolojiler ve kullanılan araçlar; yerlerini yeni teknolojilere bırakmaktadır. Yeni teknolojiler ile birlikte bilişim sektöründe yeni meslek alanları da açılmaktadır. Programcı, Veri Tabanı Uzmanı, Yazılım Uzmanı/Mühendisi, Veri Ambarı Uzmanı, İstatistikçi gibi meslekler devam ederken; Veri Bilimci, İş Analisti, Veri Analisti, Makine Öğrenmesi Mühendisi gibi yeni meslek alanları hayatımıza girmeye başlamıştır.

Yeni teknolojileri bilen, yeni araçları kullanarak büyük verilere hakimiyet sağlayabilen ve mezun olduğunda yeni meslek dallarında gerekli bilgi birikimine sahip gençleri yetiştirebilmeliyiz. Bu kapsamda üniversitede verilen eğitimlerin içerikleri yeni gelişen teknolojiler doğrultusunda güncellenmeli, mevcut akademik kadronun varsa bu konularda eksikliklerini kapatacak aksiyonlar alınmalı ve gerekiyorsa bilişim alanındaki akademik kadrolar güçlendirilmelidir.

 

Yerli ve milli teknolojiler konusunda görüşleriniz nelerdir?

Ülkemizde özellikle savunma sanayinde yerli ve milli projelerin gelişimi ve başarısı memnuniyet verici. Benzer şekilde kritik önem arz eden enerji, sağlık gibi sektörler öncelikli olmak üzere, yerli teknolojilere ağırlık verilmesi çok önemlidir. Bu kapsamda yerli ve milli teknolojiler desteklenmelidir.

Ayrıca kritiklik seviyesine bakılmaksızın ekonomik etkisi göz önüne alarak, belirli noktalarda mevcutta kullanılan yabancı teknolojilerin yeniden ele alınıp, üstüne katma değer katarak, bu teknolojilerin yerli olarak geliştirilmesi ve sonrasında mevcut teknolojilerin tamamıyla yerli teknolojilerle değiştirilmesi, cari açığı azaltma noktasında da ülkemize ciddi katkı sağlayacaktır.

Yerli ve milli teknoloji üretim çalışmalarının konsolidasyonu, birlikten kuvvet doğar ilkesi doğrultusunda farklı lokasyonlarda aynı teknoloji üzerinde çalışan birimlerin koordinasyonunun sağlanması, yapılan çalışmaların uluslararası markalar oluşturma hedefi ile ilerlemesi önemlidir. Bu amaçla Dijital Dönüşüm Ofisi öncülüğünde yapılacak çalışmalara, değişim ve gelişime açık paydaşların da katkı sağlaması, hedeflerimize ulaşmayı kolaylaştıracaktır.