Özel Röportaj

Ahmet Hamdi ATALAY

HAVELSAN

Genel Müdür & CEO

Ocak 2019

 

Teknolojide Geleceği HAVELSAN Yazıyor

 

Yerli ve milli teknolojiler konusunda görüşleriniz nelerdir?

İnsanlık, tarih boyunca birçok değişim ve dönüşüm yaşadı. Teknolojik gelişmeler, gündelik işlerin daha kolay yapılabilmesi arzusu ve sanayi devrimlerinin başlamasıyla insanların hayatına girdi ve değişim sürecine büyük bir hızla devam etti. Her geçen gün yeni teknolojik gelişmeler yaşanıyor, kurumlar müşterilerinin hayatını yeni teknolojilerle kolaylaştırarak yeni ürünler geliştiriyor. Bugün gelinen noktada insanlık yeni bir dönüşümün başlangıcında.

Dünyada yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler ülkeler arası ekonomiyi de etkiliyor, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirliyor.

HAVELSAN olarak; Türkiye’nin teknolojik gelişimine katkı sağlamak, Dünyada Türkiye’yi teknoloji üreten bir ülke olarak tanıtmak, yeni teknolojilere, yerli ve milli ürünlere dayalı dijital sanayinin oluşturulmasında karar vericilere rehberlik etmek, yerli ve milli olarak geliştirilmiş teknolojilerin bilinirliğinin artırılmasını sağlamak amacıyla Yapay Zekâ, Artırılmış Gerçeklik, Blockchain, Akıllı Karar Destek Sistemleri, Beyin Okuma, Ciddi Oyun, Siber Güvenlik gibi teknolojilerde, aktif olarak çalıştığımız AR-GE, İnovasyon ve Teknoloji Geliştirme Faaliyetleri gerçekleştiriyoruz.

Ülkemizin, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olma yolundaki 2023 hedeflerini yakalaması amacıyla, yeni teknolojileri takip etmesi, bu teknolojilerde yol göstermesi ve bu teknolojileri kullanarak yerli ve milli ürünler geliştirmesi, Türkiye’nin en büyük yazılım yoğun savunma sanayi şirketlerinden biri olan HAVELSAN için en kritik görevlerden biri. Yeni teknolojilerin takip edilerek, gerekli iş gücünün yetiştirilmesi ve yerli ve milli teknolojik ürünlerin ortaya çıkarılması amacıyla HAVELSAN olarak rehber oluyoruz. 2019’dan itibaren Yerli Kurumsal Kaynak Planlama, Dijital İkiz, Blokzincir, Otonom Sistemler, Artırılmış Gerçeklik, Akıllı Karar Destek Sistemleri ve Kötücül Yazılım Tespiti gibi kritik konularda teknolojiler geliştirme üzerinde duracağız.

Yurt içindeki bu AR-GE ve İnovasyon yatırımlarıyla yetinmeyip son yıllarda yurtdışında da teknoloji yatırımları yapıyoruz. Silikon Vadisinde satın aldığımız şirket üzerinden başta simülasyon teknolojileri olmak üzere pek çok öncül teknolojiyi yakından takip ediyoruz, hatta geliştirilmesine katkı sağlıyoruz. Vadide geliştirilen teknolojilerin ülkemize hızla kazandırılması ve millileştirilmesi için genç mühendislere ABD ofisimizde çalışma imkânı sunuyoruz, onlar da ülkemize dönüşte bu teknolojileri kendi ekip arkadaşlarına aktararak, yerli ürünlerimizde yüksek teknolojili sistemler geliştirmemizi sağlıyor.

Teknoloji Yol Haritasının oluşturulmasında da yol gösterecek olan yerli ve milli teknolojilerin, ürünlerimize ve çözümlerimize değer katacağını, verimliliğin, karlılığın, kalitenin ve benzeri birçok unsurun en üst seviyeye çıkarılmasında öncü olacağını ve HAVELSAN’dan başlayarak ülkemizi en üst sıralara çıkaracağını düşünüyoruz.

 

Nesnelerin interneti konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye nesnelerin internetinde hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Nesnelerin interneti, teknoloji dünyasında bir süredir oldukça konuşulan bir konu. Bu kavram, önümüzdeki dönemde sadece nasıl yaşadığımızı etkilemekle kalmayıp nasıl çalışacağımızı da etkileyecek bir potansiyeli içinde barındırıyor.

Nesnelerin interneti ile basit olarak her türlü elektronik cihazın internete bağlanabilir olması tanımlanıyor. Bu kavram; cep telefonları, buzdolapları, çamaşır makinaları, aydınlatma sistemleri, giyilebilir cihazlar gibi günlük hayatımızda belirli işlevleri yerine getiren akla gelebilecek birçok cihazı kapsayabileceği gibi, bir uçağın jet motoru bileşenlerini, bir enerji dağıtım sisteminin belirli bileşenlerini, akıllı şehir veya akıllı tarım sistemleri gibi makine/elektronik sistem bileşenlerini de kapsayabilir. Resim bu şekilde ortaya konulduğunda, Nesnelerin interneti ile sınırsız uygulama alanlarının ve daha önce olmayan yeni pazar alanlarının ortaya çıkacağı açık.

Gartner’ın yapmış olduğu analizlere göre 2020 yılında 26 milyar cihazın internete bağlanmış olacağı tahmin ediliyor. Bazı farklı tahminler bunun 100 milyar seviyesini de bulabileceğini iddia ediyor.

Nesnelerin internetine parasal olarak bakmak gerekirse,  2017 yılında 235 milyar ABD Doları olarak gerçekleşen pazar büyüklüğünün, 2021 yılında 520 milyar ABD Dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.

Nesnelerin interneti ile ortaya çıkan alt pazar bölümlerine bakıldığında, Veri Merkezleri ve Veri Analitiği’nin (2017-2021) %50 Bileşik Yıllık Büyüme Oranı (CAGR) ile en hızlı büyüme oranına sahip alan olacağı tahmin ediliyor. Diğer yandan, Bulut Servis Sağlayıcılığı işinin nesnelerin interneti hizmet sağlayıcılığının büyük hizmet kalemlerini kontrol edeceği, niş endüstrilerdeki küçük fırsatların diğer hizmet sağlayıcılara bırakılacağı tahmin ediliyor.

Nesnelerin interneti alanının bahsedilen potansiyeline karşılık, aşması gereken bazı önemli bariyerleri bulunuyor. Bunların başında bu sistemlere ilişkin güvenlik konusu geliyor. Sistemde toplanan hassas verilerin, hangi fiziksel lokasyonlarda tutulduğu, bunlara nasıl erişildiği, bunların nasıl korunduğu gibi konular önemli tehdit alanları oluşturuyor. Diğer bir bariyer, mevcut sistemlere entegrasyon konusu. Burada da özellikle cihaz üreticisi firmaların kapalı yaklaşımları ve standartlar ile ilgili kat edilmesi gereken yollar var. Diğer bir bariyer ise nesnelerin interneti yatırımlarına ilişkin getiri belirsizliği. Nesnelerin interneti alanı mevcut iletişim teknolojileri ve internet bağlantı yapılarına önemli ölçüde bağımlı. Buradaki gelişmeler, örneğin 5G, LoraWAN, vb. bu alandaki yatırım kararlarını etkileyecek. Son olarak bu kadar cihazın internete açılması güvenlik riskini de artıracağından, buna yönelik güvenlik çözümleri de kritik öneme sahip olacak.

Konuya Türkiye olarak bakıldığında, nesnelerin interneti alanında yukarıda niş olarak tanımlanan pazar bölümlerinde, spesifik uygulamaların gerçekleştirildiği görülüyor. Özellikle tüketici elektroniği alanında üretici firmalar tarafından desteklenen bazı tüketiciye yönelik nesnelerin interneti uygulamalarına rastlanmaya başlandı. Bununla birlikte, Türkiye’de bu alanda asıl pazarın kamu alanında akıllı şehir, akıllı ulaşım ve lojistik, akıllı tarım uygulamaları ile ivme kazanabileceği değerlendiriliyor. Bu noktada, devletin belli yapı ve organizasyonlarla bu alanları yönlendirmesi mümkün ve bu yönlendirme sektör açısından faydalı olabilir. Özellikle güvenlik noktasından, nesnelerin interneti alanına ilişkin akıllı düzenleme ve kontrol mekanizmalarının, gelişmeyi önlemeyecek ama dışa bağımlılığı da artırmayacak şekilde ortaya konması önemli bir gereklilik.

HAVELSAN, 2017-2021 Stratejik Planı ile nesnelerin interneti konusunu özellikle güvenlik perspektifinden gündemine aldı. Yapılan analizlere göre, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde nesnelerin internetinin bir alt alanı olan endüstriyel internet alanının önemli bir büyüme gerçekleştireceği tahmin ediliyor. Özellikle fabrikalar ve kritik tesislerin bu alandaki gelişmelerden önemli ölçüde etkilenmesi bekleniyor. Kestirimci bakım gibi yoğun veriye ve veri analizine dayalı yöntemlerin sadece sivil değil askeri alanda da önemli uygulama alanlarının ortaya çıkacağı değerlendiriliyor. Bu bağlamda, diğer teknoloji alanlarında olduğu gibi nesnelerin interneti alanında da, ülkemiz açısından milli ve güvenilir yaklaşımla gerçekleştirilmesi gereken kritik teknoloji alanlarının bulunduğu düşünülüyor. Bu nedenle, HAVELSAN, misyonuna da uygun bir yaklaşım çerçevesinde, belirlenen kritik teknoloji alanlarına yönelik AR-GE projelerini, belirlemiş olduğu teknoloji yol haritası ile planlıyor. Planlanan projeler; kurumsal öncelikler, uzman personel ve finansal kaynakların müsaitliği çerçevesinde başlatılıyor.

Hali hazırda, nesnelerin interneti çerçevesinde kullanım alanı olan veri analitiği ve akıllı platformlarda veri güvenliği ile kritik tesis güvenliği alanlarında çeşitli projeler HAVELSAN’da başlatıldı ve geliştirme faaliyetlerine devam ediliyor.

 

Yapay Zekâ ve Büyük Veri Konusunda Görüşleriniz Nelerdir?

Günlük hayatımızda farkında olarak ya da olmayarak sürekli veri üretiyoruz. Her geçen gün daha yüksek kapasitede kişisel bilgisayar, cep telefonu ve benzeri hesaplama birimlerini kullanıyor ve daha fazlasına ihtiyaç duyuyoruz. Bu ihtiyaç arttıkça daha fazla veri işleme tekniği ve algı beklentisi değişiyor. Biz sektör çalışanları, etik ve toplumsal sorumluluk kaygılarımızı en önde tutarak üretim yapmaya ve başta ülkemiz olmak üzere tüm insanlığa hizmet edecek değerler yaratmaya odaklanmalıyız.

60 yıllık bir serüvenden sonra yapay zekâ ilk defa bilgisayar bilimlerinin bir alt alanı olmaktan çıkıp tüm insanlığın algıladığı bir teknoloji haline geldi. Bu noktaya gelişindeki insan emeği göz önüne alındığında, tüm insanlığı en çok heyecanlandıran unsur, derin öğrenme alanındaki gelişmeler olarak görülebilir. Derin öğrenme tekniklerinin tüm yapay zekâ uygulama alanlarında daha önce mümkün olmayan başarım seviyelerini mümkün kılması ve hatta kendi kendini geliştiren uygulamalar, oldukça heyecan verici. Bununla birlikte insan emeğinin yerini de veri ihtiyacının aldığını unutmamak gerekir. Ne kadar çok veriniz var ise o kadar yüksek başarı oranları mümkün. Buradan hareket ile yapay zekâ alanındaki çalışmaları büyük veri alanından ayrı düşünmek neredeyse imkânsız. Büyük veri uygulamalarını yakından incelediğimizde, verinin en etkin kullanım yerinin yapay zekâ algoritmalarının eğitimi olduğu görülebilir. Büyük veri analizi ve veri işleme yeteneğindeki hem yazılımsal hem de donanımsal gelişmeler sayesinde otonom sistemler, kişisel asistanlar, karar destek uygulamaları gibi ürün ve hizmetler, daha önce hiç tanık olmadığımız kadar hızlı ve etkin şekilde günlük hayatımıza entegre olacak.

IDC raporlarına göre 2018 yılında dünya çapında 19 milyar Dolarlık bir yapay zekâ pazarı bulunuyor. Bir önceki yıla göre yüzde 50’nin üzerinde büyüme gösteren bu pazarın benzer bir trend ile 2021 yılında 52 milyar Dolara ulaşacağı öngörülüyor. Alt alanlar özelinde bakıldığında en fazla kamu güvenliği, acil durum yönetimi ve yeni ilaç AR-GE’si alanlarındaki uygulamaların öne çıktığı izlenebilir. Bu noktada yapay zekâ teknolojilerinin ne kadar etkin ve girişken olduğuna da değinmek gerekir. Ana faaliyet alanları ister askeri ister sivil olsun, birçok şirketin, yapay zekâ ve onun destekleyicisi teknolojik alanlara yatırım yapması kritik bir öneme sahip. Bu bağlamda, HAVELSAN olarak bir süredir “Büyük Veri ve Yapay Zekâ” alanlarını öncelikli yatırım alanlarımız olarak belirledik. Hemen yanımızda kısa süre önce faaliyete geçen ODTÜ Teknokent binasında “Büyük Veri ve Yapay Zekâ Birimi” için ayrılmış bir alanda, konusunda uzman HAVELSAN personeli, odaklı olarak bu konular üzerine çalışıyor. Veriye dayalı etkin kararların alınmasını sağlayacak karar destek sistemlerinden, kamu güvenliği alanındaki bilgisayarlı görü (computer vision) sistemlerine, etkin insan bilgisayar etkileşimi için geliştirilen sesli komut sistemlerinden, istihbarat odaklı doğal dil işleme yeteneklerine kadar birçok alanda devam eden faaliyetlerimiz, var olan ve yeni ortaya çıkan proje ve ürünlerimizde hayat buluyor.

 

Siber güvenlik konusunda görüşleriniz nelerdir? Sizce Türkiye, siber güvenlikte hangi aşamada? Şirketiniz hangi aşamada, planlarınız nelerdir?

Siber güvenlik, dijital dönüşümün geldiği noktada günümüzün en önemli konusu. Yakın gelecekte siber güvenliğin, insan yaşamına etkileri ile birlikte soğuk savaşın en önemli silahı olmaya devam edeceğini öngörmek çok zor değil. Siber uzaydaki tehditler güncel teknolojiler ile birleştiğinde hedefini büyük veri analizi tekniklerine göre seçen, yapay zekâ teknikleri kullanan, akıllı nesneleri hedefleyen çok karmaşık ve yıkıcı bir hal alıyor. Tehditlerin bu evrimsel gelişim hızına güvenlik teknolojilerinin de yetişmesi tek çıkar yol olarak görülüyor.

Siber güvenlik ile ilgili en kritik konu, güvenliğimizi sağlamak için kullandığımız teknolojilerin kendisinin güvenliğimiz için ne kadar büyük bir tehdit oluşturabileceğini görebilecek bilinç seviyesine ulaşmak. Kendi ulusal siber güvenlik çözümlerini geliştirmeyen, bu alanda dışa bağımlılığını sürdüren ülkeler, önümüzdeki 10 yıl içerisinde varoluşlarını etkileyebilecek büyük tehditler ile karşı karşıya kalabilir. Bu açıdan Türkiye’nin yerli ve milli siber güvenlik çözümleri geliştirme konusundaki çalışmalarının ve desteklerinin yanında bu konuda gösterdiği azim ve kararlılığı, geleceğe umutla bakmamızı sağlayan bir gelişme.

HAVELSAN, 2016 yılında açılışını gerçekleştirdiği Siber Savunma Teknoloji Merkezi (SİSATEM) bünyesinde yürüttüğü Siber Güvenlik Operasyon Merkezi ile hizmet verdiği kurum ve kuruluşlara yönelik siber tehditleri analiz ediyor, gerektiği durumda uzaktan ya da yerinde müdahale destekleri sunuyor. SİSATEM, siber savunma altyapılarının oluşturulması ve tasarımı konusunda çözümler sunuyor, bilgi güvenliği süreçlerinin oluşturulması ve uygulanması konusunda danışmanlık sağlıyor, ülkemizin en öncelikli ihtiyacı olan nitelikli siber güvenlik uzmanı geliştirilmesine yönelik eğitim ve geliştirme programları düzenliyor.

HAVELSAN tarafından geliştirilmekte olan yerli ve milli siber güvenlik çözümlerinden; siber güvenlik olay ve kayıt yönetimini sağlayan GÖZCÜ, veri kaçaklarını engelleyen BARİYER, web uygulama güvenliği ve yük dengeleme çözümü olan KALKAN gibi ürünler, kamu ve özel sektörde pek çok referans elde ederek küresel rakipleri ile rekabet edebilecek seviyede güvenlik çözümleri oluşturuyor.

HAVELSAN, siber güvenlik iş ekosisteminde yer alan firmalardan aldığı gücü de ulusal siber güvenlik bağımsızlığımızı sağlayacak özgün çözümler geliştirmek ve sunmak için en verimli biçimde kullanıyor.

Türkiye’nin Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi olma hedefi ile yola çıkmış olan HAVELSAN, bugün geldiğimiz noktayı asla yeterli görmüyor; nesnelerin interneti ve akıllı sistemler gibi teknolojilere yönelik, büyük veri analizi ve yapay zeka gibi tekniklere dayanan yeni siber güvenlik ürün ve çözümleri geliştirerek Türkiye’nin siber güvenlik teknolojileri konusunda küresel ölçekte bilinen ve kabul edilen bir otorite olması yolunda kendi üzerine düşen görevleri üstlenerek hiç durmadan çalışmaya devam ediyor.

 

HAVELSAN’da AR-GE ve inovasyona ayrılan kaynaklar ve bunların geri dönüşünden bahseder misiniz?

2017 yılında ODTÜ Teknokent yerleşkemiz ile birlikte AR-GE Merkezi sayımız üçe çıkarıldı. 2018 yılında Ankara, İstanbul ve ODTÜ Teknokent olmak üzere üç AR-GE Merkezimizde yürütülen 100’e yakın proje kapsamında, yaklaşık 200 milyon TL üzerinde AR-GE harcaması yapıldı. 2019 yılında da ODTÜ BIM içinde 4. AR-GE Merkezimizi açmayı planlıyoruz.

HAVELSAN, kurum içi inovasyon çalışmaları, tüm çalışanların yenilikçi önerilerini girebildikleri inovasyon portali ve değerlendirme kurulları ile işletiliyor. Yenilikçi fikirleri teşvik etmek için konu bazlı Yenilikçi Fikir Kampanyaları düzenleniyor. Geçtiğimiz yıllarda Artırılmış Gerçeklik, Yapay Zekâ ve Blockchain temalarıyla düzenlenen yarışmalar sonucunda HAVELSAN içinden gelen fikirler değerlendirildi ve geleceğin teknolojileri ile ilgili çalışmalar ödüllendirildi.

HAVELSAN, kurum içi inovasyonun yanı sıra başlatmış olduğu açık inovasyon sürecinin bir parçası olarak 2017 yılında HAVELSAN Yıldız Açık İnovasyon Merkezi’ni kurdu. Bu Açık İnovasyon Merkezi ile savunma sanayiinde bir ilke imza atan HAVELSAN, düşünceden başlayıp ürüne dönüşen bir süreci hayata geçirdi. Bu kapsamda girişimci, öğrenci, teknoloji meraklılarına yönelik yarışmalar ve temalı yazılım/çözüm geliştirme maratonları düzenlendi ve dışarıdan gelen fikirler ile çözümler de ödüllendirildi.

Kurum içi ve dışı paydaşlar inovasyon yönetim portali üzerinden yaklaşık 200 fikir önerisi girişi yaptı. Bu fikir önerilerinden başarılı bulunanlar yine HAVELSAN Yıldız Açık İnovasyon Merkezi’nde çalışmalara başladı; merkezde üniversiteler, teknoloji transfer ofisleri ve kuluçka merkezleri ile ortak projeler gerçekleştirilerek çeşitli eğitimler verildi.

Tüm bu inovasyon ve AR-GE faaliyetlerinin devamı niteliğinde ürünleştirme çalışmaları başlatıldı. “HAVELSAN 2023” vizyonuna ulaşmak için yüksek performanslı, kaliteli, maliyet etkin ve güvenilir çözümler geliştirerek, savunma, güvenlik ve bilişim alanlarında ulusal ve uluslararası lider sistem entegratörü olma yolunda HAVELSAN Ürünleşme Atılımı gerçekleştirildi. Bu büyük dönüşüm sonucunda HAVELSAN, uluslararası arenada rekabet edecek global ürünler geliştirmeyi hedefliyor. HAVELSAN, global ürün geliştirmeyi ticari bir hedefin ötesinde milli bir görev olarak da görüyor. Bu sayede HAVELSAN, Türkiye’nin 2023 vizyonu çerçevesindeki “Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında olmak ve 500 milyar Dolar ihracat yapmak” hedeflerine de katkıda bulunacak. HAVELSAN’ın başlattığı bu büyük dönüşüm doğrultusunda, şirketin tüm bölümlerinde “Müşteri Odaklı” yaklaşımın özümsenmesi ve tüm yetkinliklerin müşteri ihtiyaçlarına yönelik olması hedefleniyor. Ürün yönetimi sürecinin gerçekleştirilmesi, HAVELSAN’ın AR-GE ve inovasyon ekosisteminin uluslararası firmaların ekosistemleriyle rekabet edebilecek düzeyde olmasına bağlı olduğu için, araştırma üniversiteleriyle stratejik iş birliği çalışmaları başlatıldı. Bu şekilde, üniversitelerin bilimsel birikimi ve araştırma faaliyetlerinin HAVELSAN’ın 35 yıllık geliştirme bilgi ve tecrübesiyle birleşmesinden doğacak teknolojik inovasyondan global ürün elde edilmesi için çalışılacak. Bu sayede şirketimiz de proje firması kimliği yanında ürün üreticisi kimliği de kazanarak hem kendi teknolojik ve ticari hedeflerine ulaşacak hem de ülkemizin milli hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacak.